Emine Erdoğan, 2025 yılı boyunca Gazze'deki insani durumu ve sıfır atık konularına dikkat çekmek amacıyla yurt içi ve yurt dışında çeşitli faaliyetler gerçekleştirdi. Özellikle Gazze'deki insanlık dramına yönelik ulusal ve uluslararası kamuoyunu bilinçlendirmek için yoğun bir çaba sarf eden Erdoğan, bu süreçte önemli görüşmelerde bulundu. Yıl boyunca gerçekleştirdiği etkinliklerle, Gazze'deki zulmün sona ermesi için çağrılarda bulundu. Bu kapsamda, Emine Erdoğan'ın çalışmaları yalnızca bir insani yardım çabası olarak değil, aynı zamanda çevresel sorunlara dikkat çekme ve sürdürülebilir bir dünya yaratma çabası olarak da değerlendiriliyor.

Yılın başında, Vatikan'da Papa 14. Leo ile bir araya gelen Emine Erdoğan, kalıcı ateşkes ve insani yardımların ulaştırılması için destek talep etti. Bu görüşmede, Hristiyan dünyasının Gazze konusunda daha aktif bir rol oynaması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'nin Filistin'in bağımsızlığını destekleyen tutumunu yineleyerek, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu görüşme, özellikle dini liderler arasında yapılan diyaloğun önemini gözler önüne serdi. Emine Erdoğan, farklı inançların bir araya gelerek barış ve adalet için seslerini yükseltmeleri gerektiğini düşündüğünü belirtti. Bu bağlamda, uluslararası toplumun Gazze'ye yönelik daha fazla duyarlılık göstermesinin önemine dikkat çekti.

2025 yılı boyunca Emine Erdoğan, Gazze'deki insani krizin boyutlarını anlatan çeşitli etkinliklere katıldı. 23 Ağustos'ta, ABD Başkanı Donald Trump'ın eşi Melania Trump'a hitaben yazdığı mektupta, Ukrayna'daki savaş için gösterdiği hassasiyeti Gazze'deki insani kriz için de göstermesi gerektiğini belirtti. Mektubunda, BM Çocuk Fonu'nun verilerine atıfta bulunarak, Gazze'de her 45 dakikada bir çocuğun hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Bu tür mektuplar, yalnızca bir çağrı niteliği taşımakla kalmayıp, aynı zamanda dünya genelinde çocukların yaşadığı acıları görünür kılma çabası olarak da değerlendirildi. Emine Erdoğan, bu tür insani dramların bir parçası olarak dünya liderlerine seslenmeyi sürdürdü.

Erdoğan, 8 Ekim'de düzenlenen ve tüm geliri Gazze halkına bağışlanacak bir yardım etkinliğine katılarak, sanatın birleştirici gücüne vurgu yaptı. "Rüzgar Gibi Özgür Filistin İçin Tek Yürek" adlı etkinlikte, flamenko gösterisi ile birlikte Filistin'in yaşadığı zor koşullara dikkat çekti. Bu tür etkinlikler, Gazze'nin yaralı kalbine bir nebze de olsa dokunma amacı taşırken, aynı zamanda yerel ve uluslararası sanatçıların bu meseleye duyarlılık göstermesini sağladı. Etkinliğe katılan sanatçılar ve izleyiciler, Gazze'deki insanların yaşadığı zorluklara dair farkındalık yaratma konusunda önemli bir rol oynamış oldu. Emine Erdoğan, sanatın evrensel bir dil olduğunu ve bu tür organizasyonların toplumsal dayanışmayı artırdığını belirtti.

9 Aralık’ta düzenlenen "Soykırımın Kadın Tanıkları: Gazze’de Medya ve Direniş" programında da yer alan Emine Erdoğan, burada, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yaşadığı acılara vurgu yaptı. İnsanlığa karşı adaletsizliklere karşı çıkmanın herkesin en meşru savaşı olduğunu ifade eden Erdoğan, medya kuruluşlarının bu konudaki rolüne de dikkat çekerek, dünya kamuoyunun manipüle edildiğini belirtti. Medyanın bu tür insani krizlerdeki rolü, halkın bilinçlenmesi açısından son derece önemli bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu noktada, Emine Erdoğan, gazetecilerin ve medya çalışanlarının olayları tarafsız bir şekilde aktarmalarının önemine dikkat çekti.

Sıfır atık hareketi konusunda da aktif rol oynamaya devam eden Emine Erdoğan, çevre kirliliğiyle mücadele etmek ve sürdürülebilir bir gelecek için farkındalık yaratmayı hedefleyen çeşitli programlar düzenledi. Bu çerçevede, Pakistan'da "Döngüsel Ekonominin İlerletilmesi" etkinliğine katılarak, çevreci politikaların önemine vurgu yaptı. "Döngüsel ekonomi, çevre dostudur ve kaynakların geri kazanımını hedefler," dedi. Bu tür etkinlikler, dünya genelinde çevre bilincinin artırılması adına önemli fırsatlar sunarken, yerel toplulukların da bu konulardaki farkındalığını artırmak için gerekli adımların atılmasına zemin hazırladı.

Emine Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde düzenlenen etkinliklerde de yer aldığı biliniyor. 30 Mart "Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliğinde, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelerek, iklim krizi ve çevre sorunlarının kolektif bir çabayla çözülebileceğini ifade etti. Moda ve tekstil sektöründeki atıkların azaltılması gerektiğine dikkat çekerek, bu sektörün çevre kirliliğine ciddi bir katkıda bulunduğunu belirtti. Bu bağlamda, Emine Erdoğan, şirketlerin sürdürülebilir üretim süreçlerine geçiş yapmalarının gerekliliğini vurguladı ve bu konuda kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

2025 yılı boyunca Emine Erdoğan'ın gerçekleştirdiği faaliyetler, Gazze'deki insanlık dramına dikkat çekmek ve çevre sorunlarına çözüm bulmak adına önemli adımlar olarak değerlendiriliyor. Bu çabalar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde geniş yankı buldu. Erdoğan, yaptığı açıklamalarda, "Sıfır atık, sadece bir proje değil, aynı zamanda vicdan eksenli bilinçli bir insanlığın yol haritasıdır," diyerek, bu hareketin önemini vurguladı. Emine Erdoğan, çevre bilincinin artırılması ve Gazze'deki insanlık dramının unutulmaması için toplumun her kesiminden destek almanın gerekliliğini belirtti.

Gelecek yıllarda da bu çalışmaların devam edeceği, Türkiye’nin çevresel sorunlara karşı duyarlılığını artırmak ve Gazze’deki insanlık dramını gündemde tutmak için daha fazla çaba göstereceği öngörülüyor. Emine Erdoğan, “Bizim gibi düşünen ve bu konularda mücadele eden milyonlara ihtiyacımız var,” diyerek, toplumsal dayanışmanın önemine dikkat çekti. Bu noktada, toplumların bir araya gelerek ortak bir amaç etrafında birleşmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Emine Erdoğan’ın liderliğinde, çevresel ve insani sorunlar hakkında daha fazla bilinçlenme ve eyleme geçme çağrısı, gelecekteki çalışmaların temel taşlarını oluşturacak gibi görünüyor.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber
  • Sabah