31 Aralık 2025 tarihi itibarıyla, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında can kaybı 71 bin 269'a yükseldi. Ekim 2023'ten bu yana devam eden çatışmalarda, son 48 saatte enkaz altından çıkarılan 3 Filistinli'nin naaşı ile 10 yaralı hastanelere kaldırıldı. Bu süreçte, ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından bile İsrail ordusu, Filistinlilere yönelik saldırılara devam etti. Peki, bu olayın arka planı ve sonuçları neler? Bu sorular, sadece bölgedeki gelişmelere değil, aynı zamanda küresel siyasi dinamiklere de ışık tutmaktadır.

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı askeri operasyonlar, 2023 yılının Ekim ayında yoğunlaşmaya başladı. O tarihten bu yana, düzenlenen saldırılarda toplam 415 kişi hayatını kaybetmiş, 1152 kişi yaralanmış ve enkaz altından çıkarılan cesetlerin sayısı 682 olarak kaydedilmiştir. Bu veriler, sadece rakamsal bir boyut taşımakla kalmayıp, aynı zamanda insanlık dramını da gözler önüne sermektedir. Sivil halkın hedef alınması, uluslararası insan hakları standartlarına aykırı bir durum olarak değerlendirilmektedir. Özellikle, Gazze'deki sivil kayıpların artması, dünya genelinde insan hakları örgütlerinin ve hükümetlerin tepkisini çekmektedir. Bu durum, yalnızca Filistinliler için değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler için de bir güvenlik meselesi haline gelmektedir.

Gazze'deki insani durum, saldırıların başladığı günden bu yana giderek kötüleşti. Yerel sağlık yetkilileri, yaralı sayısının 171 bin 232'ye ulaştığını bildirdi. Saldırılar, bölgedeki hastanelerin kapasitesini aşarken, temel ihtiyaçların karşılanmasında da ciddi zorluklar yaşanmaktadır. Sağlık hizmetlerine erişim, gıda kıtlığı, temiz su ve elektrik gibi temel ihtiyaçların karşılanması, Gazze'deki günlük yaşamı neredeyse imkansız hale getirmiştir. Filistinli aileler, evlerini kaybetmenin yanı sıra, sağlık hizmetlerine erişim konusunda büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bu durum, bölgedeki genç nüfusun geleceğini de tehdit etmektedir. Eğitim sisteminin durma noktasına gelmesi, çocukların ve gençlerin gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Söz konusu durum, yalnızca bölge halkını değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilere de yansımaktadır. Uzmanlar, bu tür askeri müdahalelerin uzun vadede bölgedeki barış sürecine olumsuz etkilerde bulunacağını değerlendiriyor. Filistinlilerin yaşadığı acılar, dünya genelinde hak ihlalleri olarak görülmekte ve bu durum, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Birçok ülke, bu durumu kınamakta ve İsrail'e yönelik yaptırımlar talep etmektedir. Ancak, uluslararası toplumun bu tür olaylara müdahale etme kapasitesi, genellikle siyasi çıkarlar ve uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı nedeniyle sınırlı kalmaktadır.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, dünya genelindeki diğer çatışma bölgeleriyle de kıyaslandığında benzer bir tablo çizmektedir. Özellikle Suriye ve Yemen'deki savaşlar, sivil kayıplar açısından benzer oranlar göstermektedir. Ancak, Gazze özelinde yaşananların uluslararası diplomasi açısından daha karmaşık bir hale geldiği görülmektedir. Hükümetlerin, bu tür çatışmalara karşı tutumları ve yaptırımları, uluslararası ilişkileri de doğrudan etkilemektedir. Birçok ülke, İsrail'in eylemlerini kınamakta, ancak bunun yanı sıra, bölgedeki güvenlik dinamiklerini de göz önünde bulundurarak temkinli bir yaklaşım sergilemektedir. Bu durum, uluslararası toplumun Gazze'deki insani durumu iyileştirmek için atabileceği adımları sınırlamaktadır.

Sonuç olarak, Gazze'deki saldırılar ve yaşanan can kaypları, bölge için büyük bir trajedi oluşturmaktadır. Ancak bu durum, aynı zamanda uluslararası toplumun bir araya gelerek çözüm yolları aramasını gerektiren bir durumdur. Gelecekte atılacak adımlar, hem Filistin halkı hem de bölgedeki barış süreci açısından kritik öneme sahiptir. Sadece askeri çözümlerle değil, diplomatik yollarla da kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği aşikardır. Bu bağlamda, uluslararası toplumun, Filistin-İsrail çatışmasına kalıcı bir çözüm bulmak için aktif bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Sadece insani yardımlar değil, aynı zamanda siyasi diyalog ve müzakere süreçleri de bu krizin çözümünde önemli bir yer tutmalıdır.

Bölgedeki çatışmaların sona ermesi için atılacak adımların, sadece Filistin ve İsrail için değil, aynı zamanda tüm bölge için barış ve istikrar sağlaması beklenmektedir. Bu nedenle, uluslararası aktörlerin, çatışmanın kökenlerine inerek, taraflar arasında güven tesis edici adımlar atması büyük önem taşımaktadır. Gazze'deki insani krizin çözümü, sadece uluslararası toplumun değil, aynı zamanda bölgedeki ülkelerin de sorumluluğudur. Bu krizin çözümü, bölgedeki uzun vadeli barışın sağlanması açısından hayati bir önem taşımaktadır.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber