TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 16 Aralık 2025 tarihinde düzenlenen 16. Büyükelçiler Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile birlikte büyükelçileri kabul eden Kurtulmuş, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde karşı karşıya olduğu zorlukları ve fırsatları ele aldı. Konferans, Türkiye'nin dış politika stratejilerini gözden geçirdiği bir platform olarak öne çıkarken, Kurtulmuş'un sözleri, ülkenin jeopolitik konumunu ve gelecekteki hedeflerini net bir şekilde ortaya koydu. Bu toplantı, Türkiye'nin uluslararası diplomasi alanındaki etkinliğini artırma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Kurtulmuş, konuşmasında uluslararası ilişkilerdeki belirsizliklere dikkat çekerek, Türkiye'nin bu karmaşık dönemde etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle iklim değişikliği, gıda güvenliği ve enerji sorunlarının global ölçekte yarattığı krizlerin altını çizen Kurtulmuş, Türkiye'nin bu tür zorluklara karşı hazırlıklı olması için stratejilerini gözden geçirmesi gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadele konusundaki taahhütleri ve yenilenebilir enerjiye geçiş süreci, uluslararası arenada daha fazla dikkati üzerine çekmesini sağlıyor. Ayrıca, yeni çok kutuplu dünyanın doğuşuyla birlikte Türkiye'nin uluslararası arenadaki konumunu güçlendirmek için daha aktif bir diplomasi yürütmesi gerektiğini belirtti. Kurtulmuş'un bu vurguları, Türkiye'nin çok taraflılık politikasını benimsemesi gerektiğinin altını çizerken, yeni dünya düzenine uyum sağlama çabalarının önemine de işaret ediyor.

Türkiye'nin dış politikası, tarihsel olarak büyük güçlerin etkisi altında şekillenmiştir. Ancak Kurtulmuş, bu durumun değişmeye başladığını ve Türkiye'nin artık kendi ekseninde bağımsız bir politika izlemek için gereken adımları attığını söyledi. Geçmişte yaşanan Sykes-Picot benzeri bölünme planlarına atıfta bulunarak, Türkiye'nin bu tür emperyalist girişimlere karşı durma kararlılığını yineledi. Özellikle Orta Doğu'daki gelişmelerin, Türkiye'nin stratejik çıkarları üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, Kurtulmuş'un bu durumu vurgulaması son derece anlamlı. Kurtulmuş, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditlerin aşılması için iç kaleyi güçlendirmesi gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, iç güvenliğin sağlanması ve ekonomik istikrarın tesis edilmesi, Türkiye'nin dış politika hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacaktır.

Uzmanlar, Kurtulmuş'un açıklamalarını değerlendirirken Türkiye'nin dış politikasındaki tutarlılığın önemine vurgu yapıyor. Ülkelerin uluslararası alanda etkili olabilmesi için sadece güçlü bir liderlik değil, aynı zamanda sağlam bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu belirtiyorlar. Kurtulmuş'un, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışının artık geçerli olmadığına dair sözleri, Türkiye'nin uluslararası sorunlara karşı daha proaktif bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor. Bu yaklaşım, Türkiye'nin sadece kendi güvenliğini değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı da gözeten bir dış politika izleyişinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Türkiye'nin dış politikasının sosyal ve ekonomik etkileri de dikkat çekici. Kurtulmuş, barış, istikrar ve güvenin sağlanması adına atılan adımların, sadece bölgesel değil global düzeyde de önemli sonuçlar doğuracağını ifade etti. Özellikle Gazze'deki insani krize yönelik Türkiye'nin öncülük etmesi, ülkenin uluslararası arenadaki imajını güçlendirirken, aynı zamanda bölgedeki istikrarı sağlama çabalarını da destekliyor. Bu durum, Türk halkının uluslararası meselelerde daha fazla söz sahibi olma arzusunu da yansıtıyor. Türkiye'nin bu tür insani yardım girişimleri, sadece uluslararası ilişkilerdeki itibarını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekteki projeksiyonlarını da şekillendiriyor.

Dış politikada karşılaştırmalar yapıldığında, Türkiye'nin benzer durumlarla başa çıkan diğer ülkelerle kıyaslandığında, hızlı ve etkili çözümler üretebildiği görülüyor. Özellikle çatışma çözümlerinde Türkiye'nin geliştirdiği model, dünya genelinde örnek alınan bir yaklaşım haline gelme potansiyeli taşıyor. Kurtulmuş, bu modeli dünya üniversitelerinde eğitim konusu yapmanın hedeflendiğini belirtirken, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki rolünün giderek artacağına dikkat çekti. Bu durum, Türkiye'nin soft power (yumuşak güç) stratejilerinin de ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Sonuç itibarıyla, Kurtulmuş'un açıklamaları, Türkiye'nin dış politikada atacağı adımların önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları veriyor. Ülkenin, emperyalist güçlere karşı bağımsız bir duruş sergilemesi ve kendi ekseninde güçlü bir diplomasi yürütmesi gerektiğinin altı çizildi. Türkiye'nin, uluslararası ilişkilerdeki yeni döneme hazırlıklı olması için hem iç hem de dış politikada sağlam adımlar atması gerekiyor. Gelecekte, Türkiye'nin küresel bir aktör olarak daha fazla söz sahibi olacağı öngörülüyor. Bu bağlamda, Kurtulmuş'un ortaya koyduğu vizyon, yalnızca günümüz sorunlarına değil, aynı zamanda geleceğin belirsizliklerine karşı da bir kalkan oluşturma amacını taşıyor. Türkiye'nin bu yeni dönemde, hem ulusal çıkarlarını koruma hem de uluslararası barış ve istikrarı sağlama konusundaki kararlılığı, küresel ölçekte daha etkili bir aktör olma yolunda atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber