Hamas, 16 Aralık 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, İsrail'in ateşkese rağmen Gazze Şeridi'nde 813 kez ihlal gerçekleştirdiğini ve bu saldırılar sonucunda 400 Filistinlinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Açıklamada, hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu vurgulandı. Bu trajik durum, Gazze'deki insani krizin boyutlarını bir kez daha gözler önüne sererken, uluslararası kamuoyunda da büyük bir tartışma başlattı. Olayların, 10 Ekim'de Mısır'da imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen sürmesi, taraflar arasındaki güvenin ne denli zayıfladığını gösteriyor.

Hamas yöneticisi Hamed, İsrail ordusunun günlük ortalama 25 saldırı düzenlediğini belirtti. Bu durum, Gazze'deki sivil yaşamı tehdit eden bir gerçeklik haline gelmiş durumda. Hamed, saldırıların yoğunluğunun tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade ederken, sivil halkın hedef alındığını ve bunun açık bir savaş suçu olduğunu öne sürdü. Hayatını kaybedenlerin yüzde 95'inin sivil olduğunu belirtmesi, bu çatışmanın aslında ne denli acımasız ve yıkıcı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Saldırıların çoğunlukla yerleşim alanlarına, okullara ve hastanelere yönelik olması, uluslararası insan hakları hukukuna aykırı bir durum olarak değerlendiriliyor.

Bu olayların kökleri, uzun yıllara dayanan İsrail-Filistin çatışmasına uzanıyor. 1948'de kurulan İsrail devleti, o günden beri Filistin toprakları üzerinde tartışmalı bir varlık sürdürmektedir. Her iki taraf da farklı zaman dilimlerinde ateşkes anlaşmaları imzalamış olsa da, bu anlaşmalar genellikle kalıcı bir barış sağlamaktan uzak kalmıştır. Son ateşkes anlaşması, bölgedeki gerginliği bir nebze durdurmak amacıyla yapılmıştı, fakat taraflar arasındaki güven eksikliği, ateşkesin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor.

Uzmanlar, bu tür ihlallerin bölgede var olan barış umutlarını daha da zayıflattığını belirtmektedir. Gazze'deki insani durum, yıllardır süregelen kuşatma ve çatışmalarla giderek kötüleşiyor. Sivil halkın yaşadığı sıkıntılar, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam ediyor. Ancak, bu durumun çözümü için kalıcı ve yapıcı bir diyalog ortamının oluşturulması gerektiği ifade ediliyor. Ne yazık ki, mevcut durum bu tür bir diyalog için uygun görünmüyor.

Bu ihlallerin toplumsal etkileri de oldukça derin. Her bir kayıp, ailenin yanı sıra toplumsal yapıyı da olumsuz etkiliyor. Gazze'deki gençler ve çocuklar, savaşın getirdiği travmalarla büyümek zorunda kalıyor. Eğitim sisteminin çökmesi, çocukların gelecekteki potansiyellerini de tehdit ediyor. Ekonomik açıdan da bu tür çatışmalar, Gazze'nin yeniden inşasını zorlaştırıyor ve bölgedeki yoksulluğu artırıyor. İnsani yardımların ulaşımı, yaşanan güvenlik sorunları nedeniyle sık sık aksıyor. Birçok uluslararası yardım kuruluşu, bölgeye ulaşmakta zorluk çekiyor ve bu durum, sivil halkın yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor.

Dünya genelinde benzer çatışmaların örnekleri bulunuyor. Suriye'deki iç savaş, Yemen'deki çatışmalar ve diğer bölgesel krizler, sivil kayıpların yüksek olduğu durumları beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, uluslararası toplumun sorumluluğu, bu tür olayları önlemek ve barış süreçlerini desteklemek için daha etkin bir şekilde devreye girmesini gerektiriyor. Ancak, uluslararası toplumun zaman zaman bu tür krizlere yaklaşımı yetersiz kalmakta, siyasi çıkarlar ve jeopolitik dengeler, insani durumların önüne geçebilmektedir.

Sonuç olarak, Gazze'deki ihlaller, bölgedeki çatışmaların dinamiklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür olayların devam etmesi, kalıcı barışın sağlanmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Gelecekte, uluslararası toplumun daha etkili bir şekilde devreye girmesi ve kalıcı çözümler geliştirmesi, bu tür trajik olayların önüne geçilmesi açısından kritik bir önem taşıyor. Ayrıca, barış süreçlerinin desteklenmesi ve çatışmaların sona erdirilmesi için daha fazla diplomatik çaba gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Gazze'deki insani kriz, sadece bölgeyi değil, tüm dünya için bir sorun haline gelmeye devam edecektir.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber
  • Hürriyet Dünya