Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), 30 Aralık 2025 tarihinde lisansüstü eğitim alanında önemli bir işbirliği protokolü imzaladı. Tören, TUSAŞ'ın tesislerinde gerçekleştirildi ve burada Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün tarafından yapılan konuşmalar dikkat çekti. Protokol, dokuz üniversite ile birlikte gerçekleştirilen bu işbirliğinin, üniversite-sanayi işbirliğinde bir paradigma değişikliği vaadettiğini ortaya koyuyor. Bu anlaşma, Türkiye’nin savunma sanayisindeki dönüşüm sürecine önemli bir katkı sağlamayı amaçlıyor.

Protokolün detaylarına baktığımızda, YÖK ve SSB'nin, üniversitelerin akademik yetkinliği ile TUSAŞ'ın teknik bilgi birikimini birleştirmeyi hedeflediği görülüyor. Haluk Görgün, imzalanan protokolün, savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını geliştirmek için sistematik ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunduğunu ifade etti. Bu süreçte, akademi ve sanayi arasındaki etkileşimin yalnızca dönemsel değil, uzun vadeli bir işbirliği ile güçlendirileceği vurgulandı. Görgün, "Ülkemizin savunma sanayisinde yerli ve milli üretimin artırılması, gençlerimizin eğitimine ve nitelikli iş gücüne bağlıdır. Bugün attığımız bu adım, gelecekteki başarılarımızın temelini oluşturacak," şeklinde konuştu.

Geçmişe dönecek olursak, Türkiye’nin savunma sanayisi son yıllarda önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Özellikle yerli üretim projeleri ve uluslararası standartlara uygun teknolojilerin geliştirilmesi, bu alandaki iş gücünün niteliğini artırma ihtiyacını doğurmuştur. Türkiye, son yıllarda yerli uçak, helikopter ve insansız hava aracı üretiminde önemli aşamalar kaydetti. Bu bağlamda, üniversitelerin, sektördeki gelişmelere entegre olabilmesi için eğitim müfredatlarını güncellemeleri ve yeni programlar geliştirmeleri gerekmektedir. YÖK ve SSB’nin işbirliği, akademik eğitim ile sanayi ihtiyaçlarının daha iyi örtüşmesini sağlayacak bir adım olarak değerlendiriliyor. Böylece, üniversitelerin eğitim programları, sanayinin dinamiklerine uygun hale getirilecek.

Uzmanlar, bu tür işbirliklerinin üniversitelerin eğitim kalitesini artırmasının yanı sıra, mezunların iş bulma şansını da artıracağını belirtiyor. Eğitim programlarının gerçek sektörel ihtiyaçlarla uyumlu hale gelmesi, öğrencilerin mezuniyet sonrası iş yaşamına daha iyi hazırlanmalarını sağlayacaktır. Ayrıca, bu işbirliği ile birlikte, savunma sanayisine özgü yetkinliklerin geliştirilmesi hedefleniyor. Örneğin, siber güvenlik, yapay zeka ve veri analitiği gibi alanlarda yapılacak eğitimler, genç neslin bu stratejik sektörlerde uzmanlaşmasına olanak tanıyacak.

Protokolün toplumsal ve ekonomik etkileri de oldukça önemli. Savunma sanayisi, Türkiye’nin stratejik hedefleri arasında yer alıyor ve bu alandaki eğitim alanındaki gelişmeler, ülkenin genel ekonomik büyümesine katkı sağlayabilir. Nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi, hem yerli üretimin artırılması hem de uluslararası rekabet gücünün artırılması açısından kritik bir öneme sahip. Böylece, işsizlik oranlarının düşmesi ve genç nüfusun istihdam edilmesi gibi sosyal faydalar da sağlanabilir. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması adına, yüksek teknoloji ürünü ürünlerin geliştirilmesi ve üretime geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Dünya genelindeki benzer örneklere baktığımızda, üniversite-sanayi işbirliklerinin birçok ülkede başarılı sonuçlar verdiği görülüyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya gibi ülkelerde, üniversitelerin sanayi ile yakın işbirliği içinde çalışması, inovasyonun artmasına ve nitelikli iş gücünün yetişmesine olanak tanıyor. Türkiye de bu modeli benimseyerek, savunma sanayisinde önemli bir noktaya ulaşmayı hedefliyor. Örneğin, Almanya'da üniversitelerin sanayi ile işbirliği yaparak gerçekleştirdiği Ar-Ge projeleri, yeni teknolojilerin geliştirilmesine ve ekonomik büyümeye büyük katkı sağlamıştır. Türkiye’nin bu yönde atacağı adımlar, benzer sonuçlar doğurabilir.

Sonuç olarak, YÖK, SSB ve TUSAŞ arasında imzalanan lisansüstü eğitimdeki işbirliği protokolü, Türkiye’nin savunma sanayisinin geleceği için umut verici bir adım olarak öne çıkıyor. Bu işbirliği, hem akademik hem de sektörel alanda önemli dönüşümlere kapı aralayabilir. Gelecek dönemde bu tür stratejik işbirliklerinin artması, Türkiye’nin uluslararası alanda daha rekabetçi bir konuma ulaşmasını sağlayabilir. Eğitimdeki bu yenilikçi yaklaşım, Türkiye’nin savunma sanayisinde kendi kendine yeterlilik hedefine ulaşmasına katkıda bulunacak ve genç neslin bu alandaki gelişmelere yön vermesini mümkün kılacaktır. Bu noktada, YÖK, SSB ve TUSAŞ’ın attığı bu adım, geleceğin mühendislerini ve uzmanlarını yetiştirmede kritik bir rol oynayacak.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber