2026 yılı asgari ücret belirleme süreci hızla ilerliyor. Milyonlarca çalışanı doğrudan, tüm vatandaşları ise dolaylı olarak etkileyecek bu önemli karar için Asgari Ücret Tespit Komisyonu, üçüncü toplantısını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, komisyonun ilk iki toplantısında işçi ve işveren taraflarıyla görüşmeler yaparak, ekonomik verilerin ışığında bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor. Bu hafta yapılacak toplantıda, asgari ücretin belirlenmesiyle ilgili son kararın verilmesi bekleniyor.

Asgari ücret tespit süreci, Türkiye'de her yıl olduğu gibi bu yıl da yoğun bir şekilde tartışmalara neden oldu. Komisyon, işçi ve işveren temsilcilerinin yanı sıra, hükümetin ekonomik göstergeleri de göz önünde bulundurarak bir karar vermesi gerekecek. Bakan Işıkhan, ilk toplantıda TÜRK-İŞ ve TİSK temsilcileriyle bir araya gelerek, işçi tarafının görüşlerini dinledi. Bu süreç, yalnızca asgari ücretin belirlenmesi değil, aynı zamanda geniş bir ekonomik etki yaratma potansiyeli taşıyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Türkiye'de asgari ücretin belirlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Komisyonun kararları, işçi ve işverenleri doğrudan etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda birçok sosyal yardımı da dolaylı yoldan etkilemektedir. Örneğin, evde bakım maaşı, staj ücreti ve genel sağlık sigortası primi gibi kalemler, asgari ücretle doğrudan bağlantılıdır. Yeni asgari ücretin 1 Ocak 2026 tarihinde yürürlüğe girmesi planlanıyor ve bu tarihten sonra birçok ödeme kaleminde değişiklikler yaşanması bekleniyor.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tarkan Zengin, TRT Haber'e yaptığı açıklamada, "Asgari ücretle ilgili son bir toplantıyla birlikte bu hafta asgari ücretin belirlenmesini çok kuvvetli bir ihtimal olarak değerlendiriyorum" dedi. Uzmanlar, asgari ücretin belirlenmesinin sadece ekonomik bir karar olmadığını, aynı zamanda sosyal adalet ve işçi hakları açısından da önemli bir konu olduğunu vurguluyor.

Asgari ücret, şu anda bir işçi için brüt olarak 26 bin 5 lira 50 kuruş, net olarak ise 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak uygulanıyor. İşverene toplam maliyet ise 30 bin 621 lira 48 kuruş olarak hesaplanıyor. Bu miktarın 26 bin 5 lira 50 kuruşu brüt asgari ücretken, geri kalan kısımlar sosyal güvenlik primleri ve işsizlik sigorta fonu gibi kalemleri içeriyor. Uzmanlar, işverenlerin artan maliyetlerinin, istihdam üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor.

Bu süreçte, Türkiye'deki asgari ücret uygulamaları, uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında dikkat çekici bir tablo sunuyor. Örneğin, Avrupa ülkelerinde asgari ücret belirleme süreçleri genellikle daha şeffaf ve sistematik bir şekilde yürütülmektedir. Bazı ülkelerde asgari ücret, yıllık enflasyon oranına göre otomatik olarak güncellenirken, Türkiye'deki süreç daha çok siyasi kararlarla şekillenmektedir. Bu durum, işçi haklarının korunmasında ve ekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Asgari ücretin belirlenmesi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olarak da değerlendirilmektedir. Çalışan kesim, yüksek enflasyon oranları ve artan yaşam maliyetleri karşısında daha iyi bir yaşam standartı talep ediyor. Bu nedenle, asgari ücretin artırılması, toplumun geniş bir kesimi tarafından destekleniyor. Ancak, işverenlerin de maliyetlerini göz önünde bulundurarak, sürdürülebilir bir çözüm bulunması gerektiği vurgulanıyor.

Sonuç olarak, 2026 yılı asgari ücret belirleme süreci, Türkiye'deki ekonomik dengeleri ve sosyal adalet anlayışını etkileyecek önemli bir aşamadır. Bu hafta yapılacak toplantı, hem işçi hem de işveren tarafının beklentilerini karşılayabilecek bir sonuç doğurması açısından kritik bir öneme sahip. Gelecek dönemde, asgari ücretin belirlenmesiyle ilgili alınacak kararların, hem ekonomik hem de sosyal açıdan uzun vadeli etkileri olacaktır. Bu süreç, yalnızca mevcut durumu değil, aynı zamanda gelecekteki istihdam politikalarını ve işçi haklarını da etkileyecek bir gelişim olarak değerlendirilmektedir.