Türkiye'de tarım sektörü, iklimsel değişiklikler ve doğal afetlerden etkilenmeye devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) Genel Müdürü Ahmet Güldal, bu yılki hasat dönemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Güldal, özellikle kuraklık nedeniyle yaşanan zorluklara rağmen TMO'nun mevcut stoklarının ve alım politikalarının gelecek hasat dönemini güvence altına alabileceğini ifade etti. Bu açıklamalar, Türkiye'nin tarımsal sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahip.

Güldal, mayıs sonunda başlayan hasat döneminin ardından haziran ayında hububat alım fiyatlarını belirlemeye başladıklarını belirtti. Bu yıl, kuraklık nedeniyle üretimde ciddi kayıplar yaşandığını vurgulayan Güldal, 2025 yılının zorlu bir yıl olduğunu ifade etti. TMO'nun 600’e yakın alım noktasında hazırlıklarını tamamladığını ve bu yıl da üreticilerin yanında olduğunu dile getirdi. Güldal, "Dünya genelinde 2025 yılı, hububatta önemli verim artışının yaşandığı bir yıl olarak öne çıkıyor. Ancak Türkiye'de kuraklık ve zirai don etkisi nedeniyle verimde kayıplar yaşandı" dedi.

TMO, bu yıl alımı yapılan ürünlerin tamamını alma imkanı bulduğunu ve bu ödemelerin zamanında gerçekleştirildiğini açıkladı. Güldal, bu yıl üreticilere toplamda 64 milyar lira üzerinde ödeme yapıldığını ve bu rakamın 65 milyar lirayı aşmasının beklendiğini belirtti. TMO’nun geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da güçlü bir devir stoku ile hasat dönemine girdiğini vurgulayan Güldal, "Bu yıl hem TMO’daki hem de özel sektördeki stoklarımız, ülkemizi gelecek hasat dönemine kadar idare edecek seviyededir" ifadesini kullandı.

Kısa vadede mevcut stokların yeterli olmasının yanı sıra, uzun vadede iklim değişikliği ve kuraklık riski, tarımsal üretimi tehdit eden faktörler arasında yer alıyor. Uzmanlar, "Kuraklık, tarım sektörü için yeni bir norm haline geldi. Bu nedenle çiftçilerin uygun tohum çeşitlerini kullanmaları ve TARSİM sigortalarını yaptırmaları büyük önem taşıyor" değerlendirmesinde bulunuyor. Ayrıca, bu yılın ekim ve kasım aylarının kuraklık belirtileriyle geçmesine rağmen, hububat ekilişlerinin %90'a ulaştığı ifade ediliyor. Bu durum, Türkiye'nin tarımsal üretkenliği açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

TMO'nun bu yıl fındık üreticileri için belirlediği referans fiyat, zirai don nedeniyle yaşanan %40 civarındaki verim kaybını da dikkate alarak belirlendi. Güldal, "Fındıkta az olan ürünler, fiyatların referans fiyatın üzerine çıkmasına neden oldu" dedi. Bu durum, fındık üreticileri için zorlu bir yıl olacağına işaret ediyor.

Tarım sektöründe yaşanan bu zorluklara karşı TMO, geçmişte olduğu gibi üreticilerin yanında olmaya devam edeceğini belirtirken, sektördeki diğer paydaşların da benzer destekleri sürdürmesi gerektiği vurgulanıyor. Türkiye'deki tarım politikalarının sürdürülebilirliği açısından, bu tür desteklerin önemi her geçen gün artıyor.

Türkiye'nin tarım sektöründe karşılaştığı zorlukların yanı sıra, uluslararası örnekler de dikkate alındığında, benzer durumların başka ülkelerde de yaşandığı görülüyor. Örneğin, Avrupa'da birçok ülke, iklim değişikliği nedeniyle tarımsal verim kayıpları ile mücadele ediyor. Uzmanlar, Türkiye'nin bu süreçte hem yerli üretimi desteklemesi hem de uluslararası işbirliklerini artırması gerektiğini belirtiyor.

Sonuç olarak, TMO'nun mevcut stokları ve alım politikaları, kısa vadede çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik önemli adımlar atmaktadır. Ancak, uzun vadede iklim değişikliği ve kuraklık gibi faktörlerle başa çıkmak için daha kapsamlı ve sürdürülebilir tarım politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Güldal, "İnşallah hem karın hem de normal yağışların dengeli gelmesi halinde 2026 yılı hasadına güçlü bir şekilde girmiş olacağız" diyerek, geleceğe dair umut verici bir mesaj verdi. Tarımsal sürdürülebilirlik, hem ülke ekonomisi hem de gıda güvenliği açısından kritik bir konu olmaya devam edecek.