İsrail ordusunda, 16 Aralık 2025 tarihinde yaşanan bir gelişme, askeri hiyerarşide ciddi bir krizin baş gösterdiğini ortaya koydu. Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve üst düzey atamalardaki belirsizlikler, orduda ciddi bir istifa dalgasının habercisi oldu. Şu ana kadar 500 subay ve astsubay, görevlerinden muaf tutulmak için istifa dilekçesi vermiş durumda. Bu durumun hem askeri hem de siyasi sonuçları, İsrail’in güvenlik politikaları açısından önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor.
İstifa taleplerinin arka planında yatan nedenler oldukça dikkat çekici. Gazete, Savunma Bakanı Katz'ın, Genelkurmay Başkanı Zamir'in bazı atamaları kendisine danışmadan gerçekleştirmesi nedeniyle bir tür kaos yaşandığını belirtiyor. İki üst düzey yetkili arasındaki söz konusu gerilim, yalnızca bireysel ilişkilerin ötesine geçerek, ordunun genel yapısına ve işleyişine de olumsuz yansıyor. Bu çatışma, ordunun komuta kademesinde ciddi bir rahatsızlık yaratırken, üst düzey askeri personelin görevde kalma motivasyonunu da olumsuz etkiliyor. Özellikle, ordu içinde yer alan birçok subayın, bu tür belirsizlikler nedeniyle gelecekteki kariyerlerini sorgulamaya başlaması, istifa dalgasını tetikleyen bir başka faktör olarak öne çıkıyor.
İsrail ordusunun karşı karşıya olduğu bu insan gücü krizi, sadece birkaç subay ile sınırlı kalmayıp, tüm yaş ve rütbe gruplarında kendini göstermeye başladı. Özellikle düzenli orduda görev yapan askerlerden daha fazla istifa dilekçesinin gelmesi bekleniyor. Son yıllarda, orduda görev yapan subay ve astsubayların, düşük maaşlar ve belirsiz çalışma koşulları nedeniyle ayrılma kararları alması, mevcut durumu daha da ciddileştiriyor. Bu bağlamda, askeri personelin karşılaştığı maddi zorlukların yanı sıra, psikolojik baskılar da önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Savaş sonrası dönemde, birçok askerin yaşadığı travmalar ve ruhsal sorunlar, ordudan ayrılma kararlarını artıran unsurlar arasında yer alıyor.
Bu durumun tarihi bağlamı da göz önünde bulundurulduğunda, İsrail ordusunun son dönemde yaşadığı Gazze savaşı ve ardından gelen süreçlerin etkileri belirgin bir şekilde hissediliyor. Savaşın ardından, birçok asker maaşların düşüklüğünden ve psikolojik baskılardan ötürü ayrılma kararı aldı. Uzun süredir devam eden bu sorunlar, ordunun personel yapısında kalıcı bir erozyona yol açabilir. Ayrıca, savaşın getirdiği stres ve belirsizlikler, askeri personelin moral ve motivasyonunu ciddi anlamda düşürüyor. Bu bağlamda, askeri uzmanlar, bu tür bir istifa dalgasının sadece ordunun operasyonel gücünü değil, aynı zamanda ülkenin güvenlik politikasını da olumsuz etkileyeceği görüşündeler.
İstifa eden subayların sayısının artması, ordunun savaşma yeteneğini zayıflatacağı gibi, ulusal güvenlik üzerinde de ciddi riskler oluşturabilir. Bu tür krizlerin, askeri hiyerarşide yaratacağı boşluklar, düşman unsurlara karşı daha savunmasız bir yapı doğurabilir. Öte yandan, bu durum, İsrail’in bölgedeki jeopolitik konumunu da tehdit altına sokuyor. Zira, askeri gücün zayıflaması, düşman ülkeler tarafından fırsat olarak değerlendirilebilir.
Benzer durumlar, dünya genelinde farklı ülkelerin ordularında da gözlemleniyor. Örneğin, bazı Avrupa ülkelerinde, askeri personelin düşük maaşlar ve kötü çalışma koşulları nedeniyle istifa talepleri artış göstermiştir. Ancak, İsrail'deki krizin boyutu, daha önceki örneklerden farklılık gösteriyor; zira burada yaşanan çatışmalar, iç politikadaki gerginliklerle de ilişkilendiriliyor. Bu bağlamda, hükümetin askeri reformları konusunda atması gereken adımlar ve alınacak önlemler, hem askeri hem de siyasi liderliğin gündeminde yer alıyor.
Sonuç olarak, İsrail ordusundaki toplu istifa olasılığı, hem askeri hem de siyasi açıdan ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, bu durumun kısa vadede çözülmezse, ordunun genel verimliliğini ve savaşma kabiliyetini olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Ordunun, subay ve astsubayları ikna etmek için acil önlemler alması gerektiği aşikâr. Bu süreç, hem askeri hem de siyasi liderliğin, güvenlik politikalarını gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Ayrıca, toplumun da bu konuda duyarlı olması, ordunun moral ve motivasyonunu artıracak destek mekanizmalarının oluşturulması açısından önem taşıyor.
İsrail ordusundaki bu istifa krizi, yalnızca bir iç sorun olmaktan öte, ulusal güvenliğin temellerini de sarsabilecek bir durum olarak değerlendiriliyor. Hükümetin, bu sorunun çözümü için atacağı adımlar, hem ordunun yeniden yapılandırılmasına hem de ülkenin uzun vadeli güvenlik stratejilerine ışık tutacak. Bu bağlamda, gelecekte yaşanabilecek benzer krizlerin önüne geçmek için, askeri reformların yanı sıra, sosyal politikaların da yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:
- TRT Haber
Yorumlar
Toplulukla düşüncelerini paylaş
İlk yorumu sen yaz.