17 Aralık 2025 tarihinde Türkiye genelinde gerçekleştirilen FETÖ operasyonlarında, 160 şüpheli gözaltına alındı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yaptığı açıklamaya göre, son iki haftadır devam eden bu operasyonlar, Türkiye'nin 39 ilinde eş zamanlı olarak düzenlendi. Gözaltına alınan şüphelilerin, örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock" kullanıcıları olduğu ve ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları belirlendi. Bu durum, FETÖ'nün iletişim yöntemleri ve gizlilik stratejileri hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlarken, devletin bu yapılanmalara karşı yürüttüğü mücadelenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Operasyonların detaylarına bakıldığında, yakalanan kişilerin büyük bir kısmının FETÖ'nün askeri, eğitim ve finans yapılanmalarında aktif olarak yer aldıkları kaydedildi. FETÖ, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, devletin kritik noktalarına sızmayı başarmış bir yapı olarak tanımlanıyor. Gözaltına alınanların çoğunun, önemli kamu görevlerinde bulunmuş veya bu görevlerde bulunması beklenen kişiler olması, örgütün devlet içindeki köklerini ne denli derinleştirdiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra, haklarında kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı bulunan şahısların da operasyonlar sırasında yakalandığı bildirildi. Bu durum, devletin FETÖ ile mücadelesinin kararlılıkla sürdüğünü gösteriyor ve aynı zamanda kamuoyuna, bu tür suçların cezasız kalmayacağı mesajını iletiyor.

FETÖ'nün Türkiye'deki yapılanması, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle birlikte kamuoyunun gündemine oturdu. O tarihten beri, örgütün faaliyetlerine karşı yürütülen operasyonlar hız kazandı. Türkiye hükümeti, FETÖ'nün devlet içinde yerleşmiş olan unsurlarını temizlemek adına sık sık büyük çaplı operasyonlar düzenliyor. Son operasyonlar, bu çabanın bir parçası olarak görülüyor. Bu bağlamda, özellikle eğitim kurumları, askeri alanlar ve devlet dairelerinde gerçekleştirilen denetim ve incelemelerin artması, devletin FETÖ'nün etkisini kırma konusundaki kararlılığını pekiştiriyor.

Uzmanlara göre, bu tür operasyonlar, FETÖ'nün hâlâ aktif olduğu bölgelerdeki etkisini azaltmak için gerekli. Ayrıca, gözaltına alınan şüphelilerin sayısının artması, örgütün izlerinin silinmesi adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu tür müdahaleler, kamu güvenliği açısından da kritik bir öneme sahip. Güvenlik uzmanları, bu operasyonların sadece FETÖ'nün mevcut yapılarını dağıtmakla kalmayıp, aynı zamanda potansiyel yeni üyelerin de örgüte katılımını engelleyeceğini belirtiyor. Bu durum, özellikle genç neslin manipülasyonuna maruz kalmadan büyümesi için büyük bir fırsat sunuyor.

Toplumsal açıdan bakıldığında, FETÖ ile mücadele, Türkiye'nin siyasi ve sosyal dinamiklerini etkilemeye devam ediyor. Devletin bu tür operasyonları, halk arasında güven duygusunu pekiştirirken, aynı zamanda örgütün finansal ve sosyal ağlarını zayıflatma çabası olarak da yorumlanıyor. Özellikle son dönemdeki gözaltılar, toplumda FETÖ'nün etkisinin azaldığına dair bir umut yaratıyor. Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli konu, toplumun bu tür operasyonlara olan tepkisi ve güvenidir. Kamuoyunun, adaletin sağlanması sürecine olan inancı, operasyonların etkinliği açısından kritik bir rol oynamaktadır.

Uluslararası alanda, benzer örnekler Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesine paralel ilerlemektedir. Diğer ülkelerde de terör örgütleriyle mücadele kapsamında düzenlenen geniş çaplı operasyonlar, kamu güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Ancak her ülkenin kendi dinamikleri ve yasaları gereği, bu operasyonların şekli ve kapsamı farklılık göstermektedir. Türkiye, uluslararası iş birliği yaparak, FETÖ'nün yurtdışındaki unsurlarına karşı da etkin mücadele yöntemleri geliştirmeye çalışıyor. Bu bağlamda, diğer ülkelerle yapılan iş birliği anlaşmaları ve ortak operasyonlar, Türkiye'nin uluslararası alandaki mücadelesinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Sonuç olarak, FETÖ'ye yönelik düzenlenen bu son operasyonlar, Türkiye'nin güvenliğini ve istikrarını sağlama çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Gözaltına alınan şüphelilerin durumu ve yargı süreci, ilerleyen günlerde kamuoyunun gündeminde kalmaya devam edecek. Devletin kararlılığı, FETÖ ile mücadelenin sürdüğü mesajını net bir şekilde vermekte. Bu süreç, Türkiye'nin geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. FETÖ ile mücadelenin, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ve adalet arayışı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu süreçte, devletin yürüttüğü politikaların yanı sıra, toplumun da bu mücadeleye duyduğu güven ve destek, ülkenin geleceği için hayati bir önem taşımaktadır.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber