18 Aralık 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Cumhurbaşkanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Bu süreçte milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile çeşitli konularda sorular sordu. Yılmaz, bütçenin harcama kalemleri ve sosyal politikalar üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle, hükümetin sosyal politikalara verdiği önemi vurgularken, geçmişe dönük karşılaştırmalar da yaptı. Bu bağlamda, sosyal politikaların toplum üzerindeki etkisi ve uzun vadeli hedefler konusunda da önemli bilgiler sundu.

Cevdet Yılmaz, bütçe ile ilgili iddialara cevap verirken, Cumhurbaşkanlığının harcamalarının geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında daha düşük olduğunu ifade etti. Yüzde 1,1 veya 1,2 civarında bir harcama gerçekleştiğini belirten Yılmaz, muhalefetin eleştirilerine yanıt vererek, bu durumu rakamlarla çürüttü. Ayrıca, Cumhur İttifakı'nın adayının seçilmesi durumunda, çok daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olabileceğini hatırlatarak, geçmişteki koalisyon hükümetleri döneminde yaşanan israf örneklerini gündeme getirdi. Bu durum, bütçe yönetiminde disiplin ve şeffaflık anlayışının belirleyici olacağını gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin halka kapalı olduğu yönündeki eleştirilere de yanıt veren Yılmaz, Külliye'de bir caminin bulunduğunu ve bu camide herkesin namaz kılabileceğini belirtti. Ayrıca, Külliye’nin kütüphanesinin 7/24 açık olduğunu ve ziyaretlerin belirli bir sistem çerçevesinde yapılabileceğini vurguladı. Bu açıklamalar, muhalefetin iddialarının gerçeği yansıtmadığını gösterdi. Külliye’nin halkla olan ilişkisini güçlendirmek adına yapılan bu açıklamalar, hükümetin toplumla olan bağlarını kuvvetlendirmek adına attığı adımlar olarak değerlendiriliyor.

Yılmaz, yerel yönetimlerin asli görevlerini de gündeme getirdi. Belediyelerin vatandaşlara sağlıklı içme suyu, trafik sorunlarının çözümü ve yeşil alanların artırılması gibi temel hizmetlere odaklanması gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin başka konularla uğraşmalarının doğru olmadığını ifade etti. Yılmaz, bu konudaki eleştirilerini net bir dille dile getirerek, belediyelerin asli işlerine dönmeleri gerektiğini belirtti. Yerel yönetimlerin etkili bir şekilde çalışması, vatandaşların yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, Yılmaz’ın çağrısı yerel yönetimlerin daha etkin ve verimli çalışmasına yönelik bir teşvik niteliği taşıyor.

Devletin mali güvenliği için kullanılan örtülü ödeneğin kullanım sınırlarına da dikkat çeken Yılmaz, yıllık bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5'ini geçmeyecek şekilde kullanıldığını belirtti. Bu ödeneğin ihtiyaçlar doğrultusunda kullanıldığını ifade eden Yılmaz, önceki yıllarda bu ödeneğin çok daha az miktarda kullanıldığını vurgulayarak, mevcut yönetimin tasarruflu bir bütçe anlayışı benimsediğini ortaya koydu. Bu bağlamda, bütçe yönetiminin şeffaflığı ve hesap verebilirliği, kamuoyunun güvenini kazanmak adına büyük önem taşıyor.

Kadınlarla ilgili sorulara da yanıt veren Yılmaz, konunun sadece LGBT perspektifinden ele alınmasının yanlış olduğunu belirtti. Bu durumun kadınlara büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Yılmaz, toplumun kendi değerleriyle ilgili bir bakış açısına sahip olunması gerektiğini savundu. Bu bağlamda, küreselci söylemlerin etkisi altında kalmadan, yerel ve ulusal meselelerin daha sağlıklı bir şekilde tartışılması gerektiğine dikkat çekti. Yılmaz’ın bu açıklamaları, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha geniş bir perspektif sunma amacını taşıyor.

Açlık ve yoksulluk sınırı konusunu da ele alan Yılmaz, Türkiye'de mutlak yoksulluğun 2015 yılında ölçüldüğünü hatırlattı. Resmi istatistiklerin artık göreli yoksulluk üzerinden yapıldığını ifade eden Yılmaz, TÜRK-İŞ'in hesaplamalarının toplumsal gerçeklerle örtüşmediğini savundu. Yoksul tanımının uluslararası ölçütlere dayanmadan yapıldığını belirten Yılmaz, hükümetin bu konudaki çalışmalara devam edeceğini ve güçlü bir sosyal politikayla yola devam edeceklerini vurguladı. Bu noktada, hükümetin yoksullukla mücadele stratejilerinin ne denli etkili olacağı, sosyal politikaların başarısı açısından kritik bir öneme sahip.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın açıklamaları, sosyal politikalar ve bütçe yönetimi konularında önemli bir tartışma zemini oluşturuyor. Gelecek dönemde, bu politikaların nasıl şekilleneceği ve toplum üzerindeki etkileri merakla bekleniyor. Yılmaz'ın güçlü bir sosyal politika vurgusu, hükümetin bu alanda daha aktif bir rol oynamaya kararlı olduğunu gösteriyor. Bu durum, Türkiye'deki sosyal dinamiklerin ve ekonomik koşulların nasıl bir evrim geçireceğinin önemli bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın açıklamaları, Türkiye'nin sosyal politikalarını yeniden şekillendirme çabalarının bir yansıması olarak öne çıkıyor. Hükümetin sosyal politikalar alanındaki hedefleri, toplumun tüm kesimlerinin yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor. Bu hedefler doğrultusunda atılacak adımlar, Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir önem taşıyor. Sosyal adaletin sağlanması ve ekonomik dengenin korunması, bu süreçte atılacak adımların temel taşlarını oluşturuyor. Dolayısıyla, Yılmaz'ın açıklamalarının ardından gelecek politikaların nasıl şekilleneceği, hem siyasi hem de toplumsal açıdan büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber