Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, bakanlığın 81 il müdürüyle gerçekleştirdiği yıllık değerlendirme toplantısında önemli mesajlar verdi. 2025 Aile Yılı kapsamında yürütülen çalışmalar ve yeni dönem stratejilerine odaklanan toplantıda, Göktaş, aile destek programlarının kapsamlı bir dönüşüm süreci içerisinde olduğunu belirtti. Bu dönüşümde emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür eden Göktaş, sahada uygulayıcı güç olarak il müdürlerinin rolünü vurguladı.

Toplantıda, il müdürlerine "saha odaklı yönetim" konusunda önemli uyarılarda bulunan Bakan Göktaş, bu yaklaşımın vatandaşın bakanlığa olan güvenini artırma açısından kritik olduğunu ifade etti. Göktaş, "İl müdürlüğü yönetimi sadece iş ve süreç yönetimi değildir; aynı zamanda bir güven yönetimidir" diyerek, il müdürlüklerinin vatandaşla olan ilk temas noktası olduğunu hatırlattı. Vatandaşların bakanlığa yönelik güveninin, il müdürlerinin sahada sergiledikleri yaklaşım ile şekillendiğini belirtti.

Bakan Göktaş, çalışma stratejilerini üç ana eksen üzerine kurduklarını açıkladı. İlk eksen, sahaya hakimiyet ve hizmetin takibi. Bu bağlamda, il müdürlerinin hizmet verdikleri toplulukları yalnızca dosya üzerinden değil, bizzat yerinde izlemeleri gerektiğini vurguladı. İkinci eksen ise doğru bilgi akışı ve yönetimde açıklık. Göktaş, il müdürlerinin, ilin sorunlarıyla ilgili bilgileri başkalarından değil, doğrudan kendilerinden duyulmasını sağlamak gerektiğini ifade etti. Üçüncü eksen ise kurum içi ulaşılabilirlik, iletişim ve motivasyon. Bu bağlamda, kapalı kapılar ve geciken kararların sahada hizmetin ritmini bozabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Bakan Göktaş, sahada erken uyarı ve sistematik izleme konusunda yeni bir döneme geçiş yaptıklarını duyurarak, pilot uygulaması başlatılan "Sosyal Risk Haritası" ile "Çocuklar Güvende" web sitesinin etkin kullanılması talimatını verdi. Bu sistemlerin, 18 yaş altındaki çocuklar için risk puanlarının takibi ve müdahale çağrısı açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Göktaş, "İl müdürünün takibi zayıflarsa sistem kağıt üzerinde kalır" diyerek, sahada aktif olmanın gerekliliğini vurguladı.

Türkiye'de sosyal risk yönetimi, son yıllarda giderek daha fazla önem kazanan bir konu haline geldi. Özellikle şiddet ve istismar vakaları gibi hassas konularda, hızlı ve etkili müdahaleler yapılması gerekmektedir. Göktaş'ın belirttiği gibi, "Bu alanda hiçbir gecikmeyi kabul edemeyiz." Bu bağlamda il müdürlüklerine düşen görevler, sadece sorunun tespiti değil, aynı zamanda çözüm önerileri geliştirmeyi de kapsamaktadır.

Uzmanlar, sosyal risk yönetiminin sadece bir kurumsal sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Göktaş'ın önerdiği "saha yönetimi" anlayışı, vatandaşların ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt vermek ve sorunları büyümeden çözmek için kritik bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bu tür bir yaklaşım, aynı zamanda vatandaşların kuruma olan güvenini artırmak için de büyük önem taşıyor.

### Türkiye'deki Uygulamalar ve Uluslararası Örnekler

Türkiye'de benzer uygulamalar, özellikle sosyal hizmet alanında, çeşitli örneklerle desteklenmektedir. Örneğin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın yürüttüğü sosyal hizmet projeleri, sadece kurumsal değil, bireysel düzeyde de müdahaleleri kapsamaktadır. Bunun yanı sıra, uluslararası alanda da sosyal risk yönetimi konusunda çeşitli örnekler bulunmaktadır. Örneğin, İskandinav ülkelerinde uygulanan sosyal hizmet modelleri, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal riskleri minimize etmek için entegre bir yaklaşım sergilemektedir.

Bu tür örnekler, Türkiye'deki uygulamaların geliştirilmesi için bir model oluşturabilir. Özellikle, sosyal hizmetlerin daha etkin bir şekilde sunulabilmesi adına, diğer ülkelerdeki başarı hikayelerinin incelenmesi ve adapte edilmesi büyük fayda sağlayabilir.

Bakan Göktaş’ın konuşması, çeşitli kesimlerden farklı tepkiler aldı. Bazı uzmanlar, saha odaklı yönetimin uygulanmasının olumlu sonuçlar doğuracağına inanırken, diğerleri ise bu tür bir yönetim anlayışının pratikte zorluklarla karşılaşabileceğini savunuyor. Bu bağlamda, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için il müdürlüklerinin etkinliğinin artırılması gerektiği konusunda hemfikirler. Ancak, bu etkinliğin nasıl sağlanacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkabilmektedir.

Bakan Göktaş, il müdürlüklerinin sahada sunulan hizmetlerin takibinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. "Küçük bir gecikme büyük bir mağduriyete; küçük bir ihmal büyük bir riske dönüşebiliyor" diyerek, bu konunun ciddiyetinin altını çizdi. Bu bağlamda, il müdürlüklerinin daha aktif, hızlı ve sonuç odaklı bir yönetim anlayışı benimsemeleri gerektiği konusunda ısrarcı oldu.

2025 Aile Yılı çerçevesinde, aile destek programlarının daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve sosyal risklerin minimize edilmesi için atılacak adımlar, toplumun tüm kesimlerini doğrudan etkileyecektir. Göktaş’ın önerdiği stratejilerin uygulanması, bakanlığın halkla olan ilişkilerini güçlendirebilir ve sosyal hizmetlerin kalitesini artırabilir. Gelecek dönemde, bu yaklaşımların nasıl hayata geçirileceği ve sonuçlarının ne olacağı, Türkiye'nin sosyal hizmet politikalarının gelişiminde kritik bir rol oynayacaktır.