31 Aralık 2025 tarihinde, Türkiye'nin ekonomik durumu hakkında önemli bilgiler veren Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, ülkenin mali disiplininin güçlendiğini ve enflasyonun düşüş kaydettiğini açıkladı. Bu açıklamalar, Türkiye’nin 2025 yılı ekonomik performansını kapsayan bir değerlendirme niteliği taşırken, Bakan Şimşek, sunumunda bu verileri destekleyen grafikler ve istatistikler de paylaştı. Özellikle cari açığın sürdürülebilir hale geldiğini ve dış finansman ihtiyacının azaldığını ifade eden Bakan, bu verilerin vatandaşlar ve yatırımcılar açısından büyük bir önem taşıdığına dikkat çekti.

Bakan Şimşek, Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranının 2025 yılı itibarıyla yüzde 24,6 olarak öngörüldüğünü belirtirken, bu oranın gelişmekte olan ülkelerin ortalaması olan yüzde 73,4 ve gelişmiş ülkelerin ortalaması olan yüzde 110,2 ile karşılaştırıldığında oldukça düşük bir seviyede yer aldığını vurguladı. Bu durum, Türkiye’nin mali sürdürülebilirlik açısından daha sağlam bir zemin oluşturduğunu gösteriyor. Ayrıca, kamu harcamalarının tasarruf odaklı bir yaklaşımla azaldığını ifade eden Bakan, özellikle taşıt giderleri, bina kullanımı ve kırtasiye ihtiyaçları gibi harcamaların geçtiğimiz yıllarda nasıl azaldığını detaylı bir şekilde açıkladı.

Türkiye’nin ekonomik durumu ile ilgili yapılan bu değerlendirmeler, geçmiş yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmaların ardından gelmesi açısından oldukça önemli. 2023 yılında yüzde 64,8 olan yıllık enflasyon oranı, 2024 sonunda yüzde 44,4'e, 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla ise yüzde 31,1'e gerilemiş durumda. Bu düşüş, mali disiplinin ve ekonomik reformların bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Uzun yıllar yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele eden Türkiye, bu süreçte önemli bir mesafe kat etti. Ekonomik uzmanlar, bu olumlu verilerin Türkiye'nin makro finansal istikrarına katkı sağladığını ifade ediyor. Dış finansman ihtiyacının azalması ve şoklara karşı dayanıklılığın artması, ülkenin ekonomik güvenilirliğini artırırken, bu durum uluslararası yatırımcılar için de Türkiye’nin cazibesini artırıyor.

Bakan Şimşek’in açıkladığı verilere göre, yüksek teknoloji ihracatının imalat sanayi içindeki payı da artış gösterdi. 2021 yılında yüzde 36,4 olan bu oran, 2025 yılı itibarıyla yüzde 43,1'e yükselmiş durumda. Bu durum, Türkiye'nin teknoloji odaklı üretim ve ihracat stratejilerinin başarılı bir şekilde uygulandığını gösteriyor. Türkiye, son yıllarda Ar-Ge yatırımlarını artırarak, teknolojik gelişmelere odaklanmış ve bu alanda önemli adımlar atmıştır. İşsizlik oranının da 31 aydır tek haneli rakamlarda kalması, ekonomik istikrarın bir diğer göstergesi olarak öne çıkıyor. İşgücü piyasasındaki bu gelişmeler, özellikle genç nüfus için yeni istihdam olanakları yaratma açısından önemli bir fırsat sunuyor.

Uluslararası arenada, Türkiye’nin ekonomik durumu ile ilgili yapılan karşılaştırmalar da dikkat çekici. Gelişmekte olan ülkelerin toplam borçluluğu, Türkiye’nin borçluluğunun ortalama iki katı seviyesinde bulunuyor. Türkiye’nin kamu, reel sektör ve hane halkı borçlarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 94 iken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 237’ye kadar çıkıyor. Bu veriler, Türkiye’nin daha sağlıklı bir borç yapısına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Türkiye’nin döviz rezervleri de, dış ticaret açığının finansmanında önemli bir rol oynayarak, döviz kurlarındaki dalgalanmalara karşı bir tampon işlevi görüyor.

Bakan Şimşek, ekonomik reformların devam etmesi gerektiğinin altını çizerken, bu reformların özellikle verimliliği artıracak ve rekabet gücünü yükseltecek nitelikte olması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırmak için daha fazla yatırım çekilmesi gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda, kamu ve özel sektör işbirliğinin güçlendirilmesi, altyapı projelerine daha fazla kaynak ayrılması ve eğitim sisteminin modernize edilmesi gibi adımların atılması gerektiğini ifade etti.

Sonuç olarak, 2025 yılı itibarıyla Türkiye'nin ekonomik durumu, birçok olumlu gelişme ve istikrar işareti barındırıyor. Mali disiplinin güçlenmesi, enflasyon oranlarındaki düşüş ve dış finansman ihtiyacındaki azalma, gelecekteki ekonomik hedefler için umut verici bir tablo sunuyor. Türkiye’nin bu olumlu eğilimleri sürdürmesi, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için kritik bir öneme sahip. Ekonomik reformların devam etmesi ve daha fazla yatırım çekilmesi, Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırırken, aynı zamanda toplumun genel refah seviyesinin yükselmesine de katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda, Bakan Şimşek’in açıklamaları, Türkiye’nin ekonomik geleceği için bir yol haritası niteliği taşıyor ve ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmayı vaat ediyor.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber