30 Aralık 2025 tarihinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kefalet sözleşmelerine dair önemli bir karar alarak, elle yazılmayan kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğuna hükmetti. Bu karar, bir kira sözleşmesi çerçevesinde gerçekleştirilen dava sürecinde ortaya çıktı. Olay, F.C.E adlı kiraya verenin, kiracı Ç.G'nin iki aylık kira bedelini ödememesi nedeniyle kefil aleyhine icra takibi başlatmasıyla başladı. Kefil, kendisinin borçtan sorumlu olmadığını savunarak icra takibinin iptali için mahkemeye başvurdu.

Mahkeme, kefilin borçtan sorumlu olduğuna karar vererek davayı reddetti. Ancak, Adalet Bakanlığı, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihinin el yazısıyla belirtilmediği gerekçesiyle bu kararı temyiz etti. Yargıtay, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını taşımadığını belirterek yerel mahkemenin kararını kanun yararına bozdu. Kararda, Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesine atıfta bulunularak, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiği vurgulandı.

Bu durum, kefalet sözleşmelerinin geçerliliği açısından önemli bir dönüm noktası oluşturuyor. Yargıtay'ın kararı, sözleşmelerin şekil şartlarının yerine getirilmesinin ne denli kritik olduğunu ortaya koyuyor. Kefalet sözleşmesinin geçerliliği için, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin kendi el yazısıyla belirtilmesi gerekiyor. Bu gereklilik, hem kefillerin hem de alacaklıların haklarını korumak açısından önemli bir düzenleme olarak değerlendiriliyor.

Yargıtay’ın bu kararı, kefalet sözleşmelerinin hazırlanma sürecine dair yeni bir standart belirliyor. Geçmişte, kefalet sözleşmelerinin hazırlanmasında dikkate alınmayan bu ayrıntılar, ilerleyen süreçte taraflar arasında büyük hukuki anlaşmazlıklara neden olabiliyordu. Bu durum, yalnızca kefillerin değil, aynı zamanda alacaklıların da haklarının ihlal edilmesine yol açabiliyordu. Yargıtay’ın bu kararının, gelecekte benzer durumların yaşanmasını önlemesi bekleniyor.

Uzmanlar, Yargıtay'ın bu kararının, sözleşme hukuku açısından geniş bir çerçeveye sahip olduğuna dikkat çekiyor. Sözleşmelerin geçerliliğinin belirlenmesinde şekil şartlarının önemi her zaman vurgulanmıştır. Bu karar, kefalet sözleşmelerinin daha dikkatli bir şekilde hazırlanmasını teşvik edecek ve taraflar arasındaki hukuki belirsizlikleri azaltacaktır. Ayrıca, bu durum, kefalet ilişkilerinin daha şeffaf hale gelmesini sağlayarak, taraflar arasında güven tesisine katkıda bulunacaktır.

Toplumda, kefalet sözleşmelerinin geçerliliğine yönelik bu tür kararlar, borç ilişkilerinde güveni artırabilir. Bu durum, alacaklıların alacaklarını güvence altına almaları açısından kritik bir gelişmedir. Kefillerin haklarının korunması, borçlanma süreçlerinde daha dikkatli olunmasını sağlayabilir. Böylece, ilerleyen dönemlerde benzer hukuki sorunların önüne geçilmesi mümkün olacaktır. Özellikle, ticari ilişkilerde kefil olan tarafların, yükümlülüklerini net bir şekilde anlamaları sağlanacak ve bu da borçların ödenmesi süreçlerinde düzeni artıracaktır.

Uluslararası alanda da benzer uygulamalar ve düzenlemeler mevcut. Birçok ülke, kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için belirli şekil şartlarına ihtiyaç duyuyor. Örneğin, Avrupa hukuk sistemlerinde de sözleşmelerin yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği kabul ediliyor. Bu tür uygulamalar, borç ilişkilerinin güvenliğini artırarak, taraflar arasında daha sağlıklı bir ilişki tesis edilmesine katkı sağlıyor. Ayrıca, gelişmiş ülkelerde kefalet sözleşmelerinin şekil şartları, tarafların haklarını korumak amacıyla titizlikle belirlenmiştir. Bu durum, uluslararası ticaretin güvenliği açısından da büyük önem taşımaktadır.

Yargıtay’ın bu kararı, yalnızca bireysel kefalet sözleşmeleri için değil, aynı zamanda ticari işletmeler arasındaki kefalet sözleşmeleri için de geçerlilik taşıyor. İş dünyasında, özellikle büyük meblağların döndüğü ticari ilişkilerde, kefalet sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmesi ve el yazısıyla belirtilen şartların yerine getirilmesi, olası anlaşmazlıkların önüne geçecektir. Böylece, ticari güven ortamı güçlenecek ve iş yapma kolaylığı artacaktır.

Sonuç olarak, Yargıtay'ın aldığı bu karar, kefalet sözleşmelerinin hukuki geçerliliği açısından önemli bir mihenk taşı niteliği taşıyor. Gelecek dönemde, sözleşmelerin hazırlanmasında daha fazla dikkat edilmesi gerektiği anlaşılmakta. Bu karar, tarafların haklarının korunması adına atılan önemli bir adım olarak kaydedilecektir. Hem bireyler hem de iş dünyası için bu tür hukuki düzenlemelerin varlığı, güvenli ticaret ve borç ilişkileri açısından büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak, Yargıtay’ın bu kararı, hukuk sisteminin gelişimi açısından da bir yol gösterici nitelik taşımaktadır.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber