Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin kültür ekonomisi ve kültürel istihdam verilerini açıkladı. Bu veriler, Türkiye'de kültürel harcamaların önemli bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. 2023 yılına göre kültür harcamaları, yüzde 83,3 oranında bir artışla 408 milyar 339 milyon 432 bin liraya ulaştı. Bu durum, kültür alanındaki yatırımların ve toplumun kültürel ihtiyaçlarının ne denli arttığını göstermesi açısından dikkat çekici bir gelişme olarak öne çıkıyor.

Kültür harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2024'te yüzde 0,9 olarak kaydedildi. Bu oran, genel ekonomi içinde kültürel harcamaların büyüklüğünü ifade ederken, aynı zamanda kültürel alanların ekonomik kalkınmadaki rolüne dair önemli ipuçları sunuyor. Genel devlet harcamalarının içindeki kültür harcamalarının payı ise yüzde 49,1 olarak belirlendi. Bu oran, devletin kültürel faaliyetlere ne denli önem verdiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Kültürel harcamaların dağılımı incelendiğinde, genel devlet harcamalarının büyük bir kısmının kültürel alanlara yönlendirildiği görülüyor. 2023 yılına kıyasla genel devlet kültür harcamaları yüzde 76,1 artarak 200 milyar 369 milyon 171 bin liraya yükseldi. Bu artışın büyük bir kısmı merkezi devlet bütçesinden karşılandı; bu da devletin kültürel miras ve sanata olan desteğini gözler önüne seriyor. Kültürel miras alanı, genel devlet kültür harcamalarında en yüksek payı yüzde 17,7 ile aldı ve bu alanın korunması ve geliştirilmesine yönelik çabaların artması gerektiğini vurguluyor.

Hane halklarının kültürel harcamaları da dikkat çekici bir artış gösterdi. 2024 yılında, hane halklarının kültür harcamaları önceki yıla göre yüzde 91,5 artarak 203 milyar 807 milyon 948 bin liraya ulaştı. Bu durum, bireylerin kültürel faaliyetlere ve hizmetlere olan ilgisinin arttığını gösteriyor. Hane halklarının gerçekleştirdiği kültür harcamalarının dağılımına bakıldığında, bilgi işleme ekipmanları yüzde 25, kültürel hizmetler yüzde 24,3 ve kitaplar ise yüzde 18,1 oranında paya sahip. Bu veriler, toplumun kültürel tüketim alışkanlıklarının değiştiğini ve genişlediğini ortaya koyuyor.

Kültürel sektörlerde faaliyet gösteren girişimlerin katma değeri de önemli bir artış gösterdi. Faktör maliyetiyle katma değeri yüzde 73,9 artarak 188 milyar 547 milyon 288 bin liraya ulaşırken, bu değerlerin hangi alanlarda yoğunlaştığı da dikkat çekiyor. Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması, sinema ve müzik üretimi gibi alanlar, katma değerin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu durum, kültürel sektörlerin ekonomik büyümeye katkısını ve bu alandaki istihdam olanaklarını artırma potansiyelini işaret ediyor.

Kültürel mal ihracatı, 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8,1 artarak 9 milyar 876 milyon 466 bin dolara ulaştı. Bununla birlikte, kültürel mal ithalatı da yüzde 166 artış göstererek 7 milyar 336 milyon 440 bin dolara yükseldi. Kültürel mal ihracatının toplam mal ihracatı içindeki payı yüzde 4,2, ithalatın ise yüzde 2,3 seviyesinde gerçekleşti. El sanatları, kültürel alanlar içinde en fazla ihracat ve ithalat yapılan sektör olarak öne çıkıyor. Bu durum, Türkiye'nin kültürel zenginliğinin uluslararası düzeyde tanınmasına katkı sağladığını gösteriyor.

Kültürel istihdam da dikkat çekici bir artış kaydetti. 2024 yılında, kültürel istihdam 2023'e göre yüzde 6,5 artarak 957 bin kişiye ulaştı. Kültürel istihdamın toplam istihdam içindeki payı ise yüzde 2,9 olarak belirlendi. Kültürel istihdamda olan bireylerin demografik dağılımı incelendiğinde, erkeklerin yüzde 52,2 ile daha fazla yer aldığı, kadınların ise yüzde 47,8 ile önemli bir oranda temsil edildiği görülüyor. Bu durum, kültürel alanlarda kadınların daha fazla yer alması gerektiğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için adımlar atılması gerektiğini işaret ediyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de kültür harcamalarının artması, sadece ekonomik bir büyüme değil, aynı zamanda toplumsal bir değişimin de habercisi olarak değerlendiriliyor. Kültürel alanlara yönelik artan ilgi, bireylerin yaşam kalitesini artırırken, kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi için de önemli fırsatlar sunuyor. Bu bağlamda, devlet ve hane halklarının kültürel yatırımları, toplumsal bütünleşmeyi sağlaması açısından kritik bir rol oynuyor. Gelecek yıllarda bu trendin devam etmesi, Türkiye'nin kültürel zenginliğini daha da artıracak ve uluslararası düzeyde daha fazla tanınmasını sağlayacaktır.