2025 yılı, Türk savunma sanayii için tarihi bir dönüm noktası oldu. Sektör, yıl tamamlanmadan toplamda 8,6 milyar dolarlık ihracata ulaşarak önceki rekorlarını kırdı. Bu süreçte, pek çok yeni ürün ilk kez uluslararası pazara sunuldu. Türk savunma sanayii, hem teknolojik yenilikler hem de stratejik işbirlikleri ile dünya genelinde dikkat çekici bir konuma yükseldi.

Türk savunma sanayinin başarısının ardında yatan birçok faktör bulunuyor. 2025 yılı boyunca, ASELSAN, Baykar ve TUSAŞ gibi önemli firmalar, yerli ve milli teknolojilerle geliştirdikleri ürünleriyle sektöre yön verdiler. Ocak ayında ASELSAN'ın ANTIDOT 2-U/S Elektronik Destek Podu, Baykar’ın Bayraktar TB2 platformunda başarıyla test edildi. Bu ürünler, hem askeri hem de sivil alanlarda kullanılabilecek potansiyele sahip.

ROKETSAN tarafından geliştirilen TAYFUN uzun menzilli füzesi, Şubat ayında gerçekleştirilen test atışında hedefini tam isabetle vurdu. Türkiye'nin ilk yerli ve milli havadan havaya görüş ötesi füzesi GÖKDOĞAN da başarılı atış testleri ile dikkat çekti. Bu tür başarılar, Türk savunma sanayisinin global rekabetteki konumunu güçlendirdi.

Savunma sanayisinin gelişimi sadece teknoloji ile sınırlı kalmadı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen ANKA İHA, ROKETSAN’ın L-UMTAS füzesi ile 15 bin feetten hedefi başarıyla vurdu. HİSAR-O hava ve füze savunma sistemi, test atışlarında hedefini tam isabetle etkisiz hale getirdi. Bu başarılar, Türk mühendisliğinin yeteneklerini ve yerli üretim kapasitesini ortaya koyuyor.

TÜBİTAK SAGE ve ASELSAN işbirliği ile geliştirilen GÖZDE Güdüm Kiti, yüksek hızda hareket eden hedefleri tam isabetle vurdu. Bu tür yenilikler, Türk savunma sanayisinin geleceği için umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, bu tür yeniliklerin Türk ordusunun operatif yeteneklerini önemli ölçüde artıracağını belirtmektedir.

2025 yılı boyunca Türk savunma sanayi, uluslararası fuarlarda da söz sahibi oldu. Temmuz ayında düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025), 120 binden fazla ziyaretçi çekti. Fuarda toplamda 9 milyar dolarlık sözleşme hacmine ulaşıldı. ASELSAN, ROKETSAN gibi firmaların en son teknolojilerini sergilediği bu fuar, Türk savunma sanayisinin global arenada tanınmasını sağladı.

Bu süreçte, dünya genelindeki benzer örneklerle karşılaştırıldığında, Türk savunma sanayiinin hızlı büyümesi dikkat çekiyor. Özellikle Asya ve Orta Doğu pazarları, Türk savunma ürünlerine olan talebin arttığı bölgeler arasında yer alıyor. Türkiye, bu pazarlarda rekabet avantajı elde etmek için sürekli olarak yeni ürünler geliştirmeye ve mevcut ürünlerini iyileştirmeye devam ediyor.

Türk savunma sanayinin yaşadığı bu gelişmeler, yalnızca askeri alanla sınırlı kalmıyor. Baykar, Leonardo ile insansız sistemler ve yapay zeka konularında işbirliği anlaşmaları imzalayarak, teknolojik işbirliklerini güçlendirdi. Bu tür ortaklıklar, Türk savunma sanayisinin uluslararası alanda daha da güçlenmesini sağlayacak.

Kısa vadede, Türk savunma sanayii, ihracat rakamlarını artırmaya ve yeni pazarlar bulmaya devam edecek. Uzun vadede ise, bu gelişmelerin Türkiye'nin stratejik bağımsızlığına katkı sağlaması bekleniyor. Farklı paydaşlar açısından, bu başarılar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda güvenlik alanında da önemli sonuçlar doğuracak.

Sonuç olarak, Türk savunma sanayi, 2025 yılı itibarıyla hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli başarılara imza atarak, gelecekteki gelişmeler için sağlam bir zemin oluşturdu. Bu gelişmeler, Türk mühendisliğinin ve yerli üretim kapasitesinin yanı sıra, uluslararası işbirliklerinin de ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Türk savunma sanayisinin geleceği, bu başarıların sürdürülebilirliği ile doğrudan bağlantılı olacak.