İsrail ordusu, 9 Ekim 2023 tarihinde, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya bölgesinde bir insansız hava aracı (İHA) ile sivil hedeflere yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıda, 22 yaşındaki Sami Ahmed Ebu Derda isimli bir Filistinli hayatını kaybederken, birkaç kişi de yaralandı. Saldırının ardından bölgedeki sağlık kuruluşlarından edinilen bilgilere göre, yaralananlar arasında kadın ve çocukların da bulunduğu ifade edildi. Bu olay, Gazze'deki mevcut ateşkes anlaşmalarının ihlal edildiği yönündeki endişeleri daha da artırdı.

İsrail ordusu sabah saatlerinde de, Mısır’da devam eden müzakerelerde sağlanan ateşkesi ihlal ederek, Gazze’nin kuzey, orta ve güney kesimlerine yönelik hava saldırılarına başladı. Bu durum, uluslararası kamuoyunda büyük tepki topladı. Hükümet yetkilileri, bu saldırıların uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı. Gazze sağlık bakanlığı, açılan ateş sonucu Gazze’nin Cibaliya bölgesinde iki sivilin yaralandığını bildirirken, saldırının ardından bölgedeki hastanelerde büyük bir yoğunluk yaşandığı kaydedildi.

Geçtiğimiz günlerde, ABD Başkanı Donald Trump, 9 Ekim’de Mısır’da yapılan müzakerelerde İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes planının ilk aşamasının onaylandığını açıkladı. Bu müzakerelerde, tarafların gelecekteki barış süreçlerine dair uzlaşma sağladığı belirtilmişti. Müzakerelerin sonucunda imzalanan anlaşmanın, 10 Ekim’de İsrail hükümetinin onayıyla devreye girmesi bekleniyordu. Ancak yaşanan saldırılar, bu anlaşmanın ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorgulatıyor.

Bölgedeki çatışmaların kökleri oldukça derinlere uzanıyor. İsrail ile Filistinliler arasındaki gerilim, 1948’deki İsrail’in kuruluşuna dayanan tarihsel bir geçmişe sahip. Bu süreçte, birçok savaş ve çatışma yaşandı. Gazze, bu çatışmaların en yoğun yaşandığı bölgelerin başında geliyor. 2005’te İsrail'in Gazze'den çekilmesine rağmen, 2006 yılından bu yana Hamas’ın bölgeyi kontrol etmesi, uluslararası ilişkilerde yeni bir boyut kazandırdı. Hamas’ın yönetimi, İsrail ile sürekli bir çatışma içinde olmasına neden olurken, sivil halk da bu çatışmalardan en fazla etkilenen grup olmuştur.

İstatistikler, Gazze'deki insani krizin boyutlarını gözler önüne seriyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Gazze'de 2 milyonun üzerinde insan yaşıyor ve bu nüfusun yaklaşık %80'i insani yardıma muhtaç. Ayrıca, bölgedeki işsizlik oranı %50’nin üzerinde seyrediyor. Bu şartlar altında, Gazze halkı hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük zorluklarla karşı karşıya. Uzmanlar, bu tür olayların genellikle çatışma ve gerilimleri artırabileceğini, sivil halkın durumunun daha da kötüleşeceğini belirtiyor.

Benzer durumlar, Türkiye’de de zaman zaman yaşanıyor. 2014 yılında Gazze’ye yönelik yapılan saldırılar, uluslararası arenada büyük yankı uyandırmış ve çeşitli ülkelerden tepki toplamıştı. Özellikle Filistin meselesi, Türk kamuoyunda her zaman önemli bir gündem maddesi olmuştur. Türkiye, Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınmasını savunan ülkelerden biridir.

Uluslararası bağlamda, benzer saldırılar başka ülkelerde de görülüyor. Suriye'deki iç savaş sırasında, sivil alanların hedef alınması ve hava saldırıları uluslararası toplumda büyük eleştirilere neden olmuştu. Bu tür saldırılar, sadece savaşın tarafları değil, aynı zamanda sivil halk üzerinde de kalıcı etkiler bırakmaktadır. Uzmanlar, bu tür çatışmaların uzun vadede barış süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini ve toplumlarda derin yaralar açabileceğini ifade ediyor.

Sonuç olarak, Gazze'deki son saldırılar, bölgedeki gerilimin ne denli yüksek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Uluslararası toplumun bu tür olaylara karşı tepkileri, gelecekteki barış süreçlerinin şekillenmesinde kritik bir rol oynayacak. Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi ve kalıcı bir barış sağlanması için uluslararası işbirliklerinin artırılması gerektiği aşikar. Gelecek günlerde, tarafların nasıl bir yol haritası çizeceği merakla bekleniyor.