Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Brüksel'de yapılacak NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde basına önemli açıklamalarda bulundu. Rutte, toplantının gündeminin, Türkiye'nin Ankara şehrinde 2026 yılında yapılacak olan NATO zirvesi öncesinde, ortak güvenlik tehditlerini ele almak olduğunu belirtti. Bu zirve öncesinde, müttefik ülkelerin savunma harcamalarını artırma taahhüdü üzerine bir araya geleceklerini ifade eden Rutte, toplantının Ukraynalı mevkidaşlarla gerçekleştirilecek NATO Ukrayna Konseyi formatında da olacağını belirtti. Bu bağlamda, müttefiklerin ortak savunma ve caydırıcılığı güçlendirmek için atacakları adımlar üzerinde duracaklarını vurguladı.

Rutte, Lahey'de düzenlenen 2025 zirvesinde müttefik ülkelerin savunma harcamalarını artırma konusundaki taahhütlerinin önemine dikkat çekti. Müttefiklerin her hafta yeni savunma yetenekleri geliştirme yönünde adımlar attığını belirten Rutte, ancak bu sürecin henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve rehavete kapılmamaları gerektiğini ifade etti. Rutte, NATO'nun savunma alanında daha fazla dayanışma ve işbirliği gerektirdiğini, bu nedenle ülkelerin savunma bütçelerini artırmalarının elzem olduğunu vurguladı. Bu çabalar, Ukrayna'nın güvenliği ve NATO'nun doğu kanadındaki istikrar için kritik bir öneme sahip.

Ukrayna'daki savaşın etkileri üzerine de konuşan Rutte, Rusya'nın sivil altyapıyı hedef alarak giderek daha acımasız saldırılarda bulunduğunu söyledi. Ayrıca, Rusya'nın bu savaşta yalnız olmadığını, Çin ve Kuzey Kore'nin de Rusya'ya destek sağladığını belirtti. Rutte, NATO'nun Ukrayna'ya yönelik "Ukrayna'nın Öncelikli İhtiyaçlar Listesi" (PURL) programının önemine dikkat çekerek, müttefiklerden bu programa daha fazla katkı beklediğini ifade etti. Bu durum, hem Ukrayna'nın savunmasını güçlendirmek hem de NATO'nun kolektif güvenliğini sağlamak açısından büyük bir gereklilik taşıyor.

NATO Genel Sekreteri, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesi için ABD öncülüğünde yürütülen müzakerelerle ilgili sorulara yanıt vererek, bu çabaları olumlu karşıladıklarını dile getirdi. Rutte, müzakerelerin sonucunda Ukrayna'nın NATO üyeliği konusunun gündeme gelebileceğini, ancak şu anda bu konuda bir oydaşmanın bulunmadığını ifade etti. Rutte, NATO'nun kurucu belgesi olan 1949 tarihli Washington Antlaşması'na atıfta bulunarak, bu antlaşmanın hala geçerliliğini koruduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra, Ukrayna'nın NATO'ya katılabilmesi için tüm müttefiklerin ortak bir görüşe sahip olmaları gerektiğini belirtti.

Ankara'daki NATO zirvesinin gündemi hakkında da açıklamalarda bulunan Rutte, Türkiye ve diğer müttefiklerle birlikte güçlü bir zirve gerçekleştirmek için çalıştıklarını ifade etti. Zirvenin öncesinde bir barış anlaşması veya ateşkes olmasını umut ettiğini belirten Rutte, bu durumun NATO'nun uluslararası alandaki etkinliğini artıracağını düşündüğünü belirtti. Rutte, Türkiye'nin savunma sanayisinden de faydalanacaklarını ve bu konudaki işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Savunma harcamalarının artırılması hedefinin, NATO'nun geleceği açısından kritik bir adım olacağını düşündüğünü ifade etti.

Rutte, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun toplantıya katılmaması konusuna da değinerek, Rubio ile sürekli irtibat halinde olduklarını belirtti. Rubio'nun, Ukrayna'daki duruma çözüm bulmak için yoğun çalışmalar yürüttüğünü vurgulayan Rutte, bu durumun toplantıya katılmamasının bir sorun teşkil etmediğini ifade etti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Landau'nın toplantıya katılacağını söyleyen Rutte, bu değişikliğin NATO için önemli bir sorun oluşturmayacağını belirtti.

Son olarak, Karadeniz'de ticari gemilere yönelik saldırılar hakkında da konuşan Rutte, Türkiye'nin bu konudaki endişelerini dikkate aldıklarını ifade etti. Bu olayın, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü savaşın oluşturduğu daha geniş güvenlik risklerinin bir göstergesi olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Rutte, müttefiklerin bu tür güvenlik tehditlerine karşı birlikte hareket etmeleri gerektiğini vurgulayarak, NATO'nun gücünün dayanışma ve işbirliğinden geldiğini belirtti. Bu bağlamda, NATO'nun gelecekteki stratejileri, müttefiklerin ortak güvenliğini sağlamak adına kritik bir önem taşıyor.