Türkiye, savunma sanayisinde gerçekleştirdiği yeniliklerle dikkat çekmeye devam ediyor. Son olarak, yerli ve milli imkanlarla geliştirilen MİHAL adlı hedef algılayıcısı, bu alandaki önemli bir adım olarak öne çıktı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 11 Aralık 2025 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı sunumda, MİHAL'in tanıtımını yaparak, bu teknolojinin Türkiye'nin savunma kabiliyetlerini daha da güçlendireceğini vurguladı. MİHAL, insansız savaş uçağı KIZILELMA'dan atılan GÖKDOĞAN görüş ötesi hava-hava füzelerinde kullanılacak. Bu gelişme, Türkiye'nin savunma sanayisinde geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

MİHAL Projesi, TÜBİTAK SAGE'nin bilgi birikimi ve mühendislik kabiliyetiyle hayata geçirildi. Yurt dışından temin edilen lazer hedef algılayıcılar, bu proje kapsamında yerli imkanlarla yeniden tasarlandı ve geliştirildi. Bakan Kacır, bu teknolojinin Türkiye'nin savunma sistemlerinde nasıl kritik bir rol oynayacağını detaylı bir şekilde açıkladı. Özellikle, hava savunma sistemlerinde hedeflerin yüksek hassasiyetle tespit edilmesi ve konumlarının belirlenmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğu belirtildi. Bu durum, Türkiye'nin hava kuvvetlerinin operasyonel etkinliğini artırma potansiyeli taşıyor.

Türkiye'nin savunma sanayisindeki bu gelişmeler, uzun bir geçmişe dayanıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, çeşitli askeri projeler üzerinde çalışıldı; ancak son yirmi yılda, yerli üretim ve bağımsızlık hedefleri doğrultusunda atılan adımlar, bu alandaki dönüşümü hızlandırdı. MİHAL, bu çabaların bir sonucu olarak ortaya çıktı ve Türkiye'nin savunma alanındaki bağımsızlığını pekiştirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ülkeler arası savunma iş birliği ve bağımlılığın azaltılması, Türkiye'nin stratejik hedeflerinden biri haline geldi. Bu bağlamda, MİHAL'in geliştirilmesi, sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası alandaki savunma politikasının bir yansıması olarak da görülüyor.

Uzmanlar, MİHAL gibi yerli üretimlerin, Türkiye'nin savunma sanayisinde sadece bir başlangıç olduğunu ifade ediyor. Türkiye, bu projeyle birlikte hem askeri hem de sivil alanlarda rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Yerli üretimle birlikte, dışa bağımlılığın azalması, Türkiye'nin savunma sanayisindeki sürdürülebilirliği artıracak bir unsur olacaktır. Ayrıca, bu tür projelerin, yerli mühendislik ve bilim insanlarının katkılarıyla hayata geçirilmesi, genç nesillerin bu alanda kariyer yapma isteğini artıracaktır. Eğitim kurumları ve üniversiteler, savunma sanayisine yönelik programlar geliştirerek, gençleri bu alanda kariyer yapmaya teşvik edebilir.

MİHAL'in etkileri, toplumsal ve ekonomik açıdan da önemli sonuçlar doğurabilir. Savunma sanayi, istihdam yaratmanın yanı sıra, yerli üretimin artmasıyla birlikte ekonomik büyümeye de katkı sağlamaktadır. Bu tür projelerin, yerli mühendislik ve bilim insanlarının katkılarıyla hayata geçirilmesi, genç nesillerin bu alanda kariyer yapma isteğini artıracaktır. Ayrıca, böyle yenilikçi adımlar, Türkiye'nin uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelmesine yardımcı olabilir. Türkiye, yurt dışındaki savunma sanayi fuarlarında yer alarak, MİHAL gibi projelerini tanıtma fırsatı bulacak ve bu sayede uluslararası iş birliklerine zemin hazırlayacaktır.

Dünya genelinde benzer örnekler incelendiğinde, birçok ülke yerli savunma sistemleri geliştirme çabalarına hız vermiştir. Özellikle, insansız hava araçları ve hedef algılayıcı sistemler, birçok ülkenin savunma stratejilerinde kritik bir rol oynamaktadır. Türkiye'nin MİHAL ile elde ettiği başarı, bu alandaki rekabeti daha da artıracak ve diğer ülkelerin benzer projelere yönelmesine sebep olabilir. Özellikle, küresel güvenlik dinamiklerinin değiştiği günümüzde, yerli savunma sistemleri geliştirmek, ülkelerin ulusal güvenliğini sağlamada önemli bir strateji haline gelmiştir.

Sonuç olarak, MİHAL'in tanıtımı, Türkiye'nin savunma sanayisinde önemli bir kilometre taşı olarak öne çıkıyor. Yerli ve milli imkanlarla geliştirilen bu teknolojinin, Türkiye'nin bağımsız savunma kapasitesini artırması bekleniyor. Gelecek yıllarda, MİHAL gibi projelerin sayısının artması ve bu teknolojilerin daha geniş bir yelpazede kullanılması, Türkiye'nin savunma sanayisinde yeni ufuklar açabilir. Bu durum, Türkiye'nin hem ulusal güvenliği hem de ekonomik büyümesi açısından kritik bir önem taşıyor. MİHAL, sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda Türkiye'nin savunma sanayisinin geleceğine yön verecek bir vizyonun temsilcisi olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin bu alandaki atılımları, sadece askeri açıdan değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik açıdan da önemli sonuçlar doğuracaktır.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber