Hamas, 16 Aralık 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde ateşkese rağmen 813 ihlal gerçekleştirdiğini ve bu saldırılar sonucunda 400 Filistinlinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Söz konusu açıklamada Hamas yöneticisi Hamed, Gazze'deki bu ihlallerin günlük ortalama 25 saldırıya denk geldiğini belirterek, hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğunu ifade etti. Bu durum, Gazze'deki insani krizin boyutlarını bir kez daha gözler önüne sererken, bölgedeki savaşın acımasız yüzünü de yansıtmakta.

İhlallerin, 9 Ekim 2025'te Mısır'da başlayan ateşkes müzakerelerinin ardından gerçekleştiği kaydedildi. Ateşkesin sağlanmasından sonra, taraflar arasındaki güven eksikliği ve geçmişte yaşanan çatışmaların yarattığı travmalar, yeniden tırmanan saldırılara zemin hazırladı. Müzakereler sırasında bir araya gelen taraflar, birbirlerine yönelik güven aşılamada başarısız oldu ve bu durum, ateşkesin kalıcılığına gölge düşürdü.

Hamed, İsrail'in sivilleri kasten hedef aldığını vurgulayarak, saldırıların yoğunluğunun tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkat çekti. Öldürülenlerin yaklaşık yüzde 95'inin kadın ve çocuk olduğunun altını çizen Hamed, bu durumun savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. Gazze'deki insani durumun giderek kötüleştiği, temel ihtiyaçların karşılanamadığı ve sağlık sisteminin çökme noktasına geldiği ifade ediliyor. Birleşmiş Milletler ve diğer insani yardım kuruluşları, bölgedeki acil ihtiyaçların karşılanması için çağrılarda bulunsa da, bu çabalar yetersiz kalmaktadır.

İsrail ile Hamas arasındaki gerginlik, yıllardır devam eden bir çatışmanın parçası. Taraflar arasındaki düşmanlık, tarihi ve siyasi sebeplerle derinleşirken, son yıllarda yaşanan olaylar bu çatışmayı daha da karmaşık hale getirmiştir. 10 Ekim 2025 tarihinde Mısır'da yapılan müzakereler sonucunda varılan ateşkes, başlangıçta umut taşırken, uygulanabilirliği konusunda endişeler devam ediyor. Müzakereler sırasında sağlanan anlaşmanın ardından, tarafların birbirlerine yönelik güven eksikliği saldırıların devam etmesine neden oldu.

Uzmanlar, İsrail'in bu saldırılarını, uluslararası toplumun dikkatsizliğinden faydalanarak gerçekleştirdiğini savunuyor. Uluslararası hukukun ihlal edildiği bu saldırıların, bölgedeki gerginliği artırabileceği ve daha fazla insan kaybına yol açabileceği endişesi taşıdığı belirtiliyor. Ayrıca, bu durum, bölgede barış sağlama çabalarını sekteye uğratıyor. Dünya genelinde birçok insan hakları savunucusu, bu durumun uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesinde bir engel teşkil ettiğini ifade ediyor.

Saldırıların toplum üzerindeki etkisi ise oldukça derin. Filistinlilerin yaşadığı korku ve belirsizlik, günlük yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Çocuklar, sürekli bir tehdit altında büyürken, kadınların ve ailelerin güvenliği tehlikeye giriyor. Bu bağlamda, Gazze'deki çocukların psikolojik durumu da giderek kötüleşiyor. Sürekli hava saldırıları ve çatışmalar, çocukların ruhsal sağlığı üzerinde kalıcı hasarlar bırakabilir. Eğitim sisteminin çökmesi, çocukların geleceğini karartırken, bu durum bölgenin toplumsal yapısını da derinlemesine etkiliyor.

Bununla birlikte, sağlık sisteminin çökmesi, yaralıların tedavi edilmesini güçleştiriyor ve insani krizi derinleştiriyor. Hastanelerin yetersizliği ve malzeme eksikliği, yaralıların tedavi edilme sürecini zorlaştırırken, Gazze'deki sağlık çalışanları büyük bir yük altına girmekte. Uluslararası yardım kuruluşları, bu durumu düzeltmek için bölgeye acil yardımlar göndermeye çalışsa da, güvenlik endişeleri ve ulaşım zorlukları bu çabaları engellemektedir.

Dünyada benzer durumlar yaşanmakta. Özellikle Suriye ve Yemen gibi diğer çatışma bölgelerinde de sivillere yönelik saldırıların artması, uluslararası toplumun dikkatini çekiyor. Bu tür olaylar, çatışmaların insani boyutunu gözler önüne seriyor ve barış sağlama çabalarının önemini artırıyor. Ancak, uluslararası müdahale ve çözüm arayışları çoğu zaman yetersiz kalıyor. Birçok ülke, kendi iç politikaları ve uluslararası ilişkileri nedeniyle bu tür çatışmalara yeterince müdahale edemiyor.

Gelecekte, Gazze'deki durumun nasıl evrileceği belirsizliğini koruyor. İhlallerin devam etmesi, hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu süreçte, tarafların diyalog kurması ve kalıcı bir barışa ulaşması için daha fazla çaba göstermesi gerektiği aşikar. Uluslararası toplumun, bu çatışmanın çözümünde aktif rol alması ve Filistin halkının insani ihtiyaçlarının karşılanması için daha fazla adım atması büyük önem taşıyor.

Özetle, Gazze'deki insani kriz derinleşirken, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesi ve barışçıl çözümler üretmesi büyük önem taşımaktadır. Filistin halkının yaşadığı acılar, sadece bölgesel değil, küresel bir sorun haline dönüşmüş durumda. Bu bağlamda, uluslararası hukuk ve insan hakları standartlarının ihlal edilmemesi için daha etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber
  • Hürriyet Dünya