Gazze Şeridi’nin en büyük sağlık kompleksi olan Şifa Hastanesi, bölgedeki sağlık hizmetlerinin belkemiğini oluşturuyordu. Ancak, İsrail ordusunun Kasım 2023 ve Mart 2024 tarihlerindeki düzenlediği saldırılarla hastane neredeyse tamamen tahrip oldu. Bu saldırılar, hastanenin sadece fiziksel yapısını değil, aynı zamanda bölgedeki sağlık sistemini de derinden sarstı. On yıllar boyunca 700 yatak kapasitesine sahip olan bu hastane, şu anda yalnızca 300 yatakla hizmet verebiliyor. Ameliyathanelerin sayısı da önemli ölçüde azalmış durumda; 22 ameliyathaneden yalnızca 9’u aktif olarak kullanılabiliyor.

Restorasyon süreci, hastanenin müdürü Doktor Muhammed Ebu Silmiyye’nin açıklamalarına göre oldukça zorlu geçiyor. Yıkılan 11 binadan ikisinin yeniden inşasına başlandığı belirtiliyor; bunlardan biri de doğumhane. Ancak, bu çalışmalar hastanenin saldırılar öncesi kapasitesinin sadece yüzde 30’unu karşılayabiliyor. Yenilenen bölümlerdeki ekipman ve ilaç eksikliği, hastanenin tam kapasiteyle çalışmasını engelliyor. Ebu Silmiyye, tıbbi malzeme ve ilaç sıkıntısının kritik seviyelere ulaştığını ifade ediyor; bu durum hastanenin işlevselliğini tehlikeye atıyor.

Hastanenin karşılaştığı zorluklar sadece fiziksel yapıyla sınırlı değil. Ebu Silmiyye, hastanedeki temel ilaçların ve acil müdahale malzemelerinin yüzde 60’a varan eksiklikler yaşadığını belirtiyor. Özellikle ortopedik, kardiyak, torasik, vasküler ve nöroşirurji operasyonlarında kullanılan sarf malzemelerindeki yetersizlik oranı ise yüzde 70’e kadar çıkıyor. Bu durum, hastanenin sunduğu sağlık hizmetlerinin kalitesini ciddi şekilde düşürüyor. Ayrıca, laboratuvar ekipmanlarının da büyük bir kısmının imha olduğu ve bu tür ekipmanların Gazze’de başka bir merkezde bulunmadığı vurgulanıyor.

Kritik tıbbi ekipmanların eksikliği, hastanenin işleyişini de olumsuz etkiliyor. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MR) cihazları gibi önemli birimlerin yeniden kurulması gerekiyor. Ebu Silmiyye, uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunarak sınır kapılarının açılması ve tıbbi ekipman ile ilaç girişine izin verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu eksiklikler, hastaların hayatını kurtarmak için gerekli olan acil müdahalelerin zamanında yapılamamasına yol açıyor.

Hastanenin yaşadığı kriz, sadece ekipman ve malzeme eksikliği ile sınırlı değil; aynı zamanda çalışan personelin de ağır bir yük altında olduğu belirtiliyor. Ebu Silmiyye, iki yıldan uzun süredir kesintisiz çalışan sağlık personelinin büyük bir stres ve yorgunluk içinde olduğunu kaydediyor. Bu durum, sağlık çalışanlarının motivasyonunu olumsuz etkileyerek, hastaların tedavi süreçlerini de zorlaştırıyor. Filistinli sağlık yetkilileri, yabancı sağlık heyetlerinin Gazze’ye girişlerinin artırılmasını talep ediyor.

Saldırılar sırasında hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısı da dikkat çekici. Ebu Silmiyye, bu süreçte 1,700’den fazla sağlık çalışanın yaşamını yitirdiğini, 350’sinin ise İsrail ordusu tarafından alıkonulduğunu aktarıyor. Bu kayıplar, hem hastanenin işleyişini hem de bölgedeki sağlık hizmetlerinin sunumunu doğrudan etkiliyor. Gazze Hükümeti Medya Ofisi’nin verilerine göre, saldırılar sırasında 34 hastane ve 80 sağlık merkezi tamamen hizmet dışı kalırken, 132 ambulansın imha edildiği bildiriliyor.

Sonuç olarak, Şifa Hastanesi’nin restorasyon süreci, enkaz ve umut arasında titrek bir denge kurmaya çalışıyor. Yeniden inşa çabaları, sadece fiziksel yapıların onarılmasını değil, aynı zamanda bölgedeki sağlık sisteminin yeniden canlandırılmasını da içeriyor. Ancak, tıbbi ekipman eksiklikleri ve sağlık personelinin yaşadığı zorluklar, bu sürecin ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne seriyor. Hastanenin geleceği, uluslararası toplumun müdahalelerine ve gerekli desteklerin sağlanmasına bağlı olarak şekillenecek. Bu bağlamda, Gazze’deki sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği için acil önlemler alınması gerektiği aşikâr.