Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14 Aralık 2025 tarihinde TVNET’te gerçekleştirdiği bir canlı yayında Gazze'deki ateşkes durumunu değerlendirerek, bölgedeki krize dair önemli açıklamalarda bulundu. Fidan, Gazze'de sağlanan ateşkesin sürekli ihlal edildiğini ve bu durumun kırılgan bir ortam yarattığını ifade etti. Türkiye'nin, Gazze'deki barış sürecinin tesis edilmesine yönelik çabalarının devam ettiğini belirten Fidan, ateşkesin kalıcı bir barış anlaşmasıyla desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı. Bu bağlamda, Türkiye'nin diplomatik çabaları ve bölgedeki rolü, uluslararası ilişkiler açısından kritik bir öneme sahiptir.

Fidan, 2025 yılının Türk dış politikası açısından yoğun bir dönem olduğunu belirterek, Türkiye'nin hem mücavir bölgelerdeki krizi hem de küresel gelişmeleri dikkate alarak hareket ettiğini ifade etti. Ukrayna'daki savaşın yalnızca iki ülke arasındaki bir çatışma olmadığını, bölgesel ve küresel etkilere sahip bir durum olduğunu vurguladı. Türkiye'nin bölgedeki istikrarı sağlamak amacıyla aktif bir rol üstlendiğini dile getiren Fidan, Gazze'de yaşanan insani krizlerin sona erdirilmesine yönelik Türkiye'nin çabalarını ön plana çıkardı. Bu çabalar, Türkiye'nin hem ulusal güvenlik politikaları hem de insani yardımlar açısından önemli bir strateji geliştirdiğinin göstergesidir.

Gazze’deki ateşkesin ihlal edilmesine dair somut veriler sunan Fidan, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletin tüm organlarının bu konuda yoğun çaba sarf ettiğini belirtti. Fidan, Türkiye’nin uluslararası alanda aranan bir müttefik hâline geldiğini, bu durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonu ve iradesi sayesinde mümkün olduğunu ifade etti. Türkiye'nin, bölgede istikrar sağlama hedefi doğrultusunda izlediği politikaların önemine dikkat çekti. Bu bağlamda, Türkiye'nin Ortadoğu'daki barış süreçlerine katılımı, yalnızca bölgesel değil küresel bir etki yaratma potansiyeline sahiptir.

Bakan Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki durumu da değerlendirerek, Gazze'nin yanı sıra Suriye'deki krizlerin de dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Suriye'deki iç savaşın sebep olduğu insani kriz, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından da tehditler barındırmakta. Fidan, Suriye'de atılan adımların büyük önem taşıdığını ve bu adımların uluslararası iş birliği ile desteklenmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin, Suriye'deki muhalif güçleri ulusal orduya katılma konusunda teşvik ettiğini ve bu süreçte önemli bir rol üstlendiğini söyledi. Suriye'deki dinamiklerin Gazze ile olan ilişkisi, iki bölgedeki krizlerin birbirini nasıl etkilediği konusundaki tartışmaları da gündeme getiriyor.

Olayların toplumsal, ekonomik ve siyasi etkilerini değerlendiren Fidan, Gazze'deki ateşkesin ihlal edilmesinin bölgedeki huzursuzluğu artırabileceğine işaret etti. Bu durumun, Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditler oluşturabileceğini belirten Fidan, uluslararası aktörlerin bu sorunu çözme noktasında daha etkin bir rol oynaması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin, bölgedeki krizlere karşı daha proaktif bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, Türkiye'nin bölgedeki aktörlerle olan ilişkilerini güçlendirmesi ve iş birliği yapması, olası çatışmaların önüne geçmek için kritik bir adım olacaktır.

Fidan, benzer uluslararası örneklerden de bahsederek, Gazze'deki durumun yalnızca bir yerel mesele olmadığını, küresel dinamiklerle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. Diğer ülkelerin benzer durumlarla yüzleştiği ve bu süreçlerin nasıl yönetildiği konusunda deneyimlerin paylaşılmasının önemine değindi. Sözlerine, uluslararası iş birliğinin sağlanması ve ortak çözümler üretilmesi gerektiği yönündeki çağrısıyla son verdi. Bu bağlamda, Türkiye'nin uluslararası platformlarda daha görünür olması ve barış süreçlerine aktif katılım sağlaması gerektiği düşünülüyor.

Son olarak, Türkiye'nin bölgedeki rolünün gelecekte daha da önem kazanacağına dikkat çeken Fidan, 2026 yılı için de çeşitli riskler ve fırsatlar barındırdığını belirtti. Türkiye'nin, Gazze ve Suriye'deki gelişmelere yönelik stratejik planlamalarını yaparak, uluslararası iş birliği çerçevesinde hareket etmesi gerektiğine işaret etti. Türkiye'nin, bölgedeki barış ve istikrarı sağlama konusundaki kararlılığını sürdüreceğini ve bu bağlamda atacağı adımları titizlikle değerlendireceğini duyurdu. Türkiye'nin bu süreçteki rolü, yalnızca kendi güvenliği açısından değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelerin geleceği açısından da kritik bir öneme sahiptir.

Bütün bu gelişmeler ışığında, Türkiye'nin Gazze ve Suriye'deki politikalarının, bölgedeki diğer aktörlerle olan ilişkilerini nasıl şekillendireceği ve bu ilişkilerin uluslararası arenada nasıl bir etki yaratacağı merak konusu. Özellikle, Türkiye'nin barış süreçlerine katkıda bulunma isteği, uluslararası toplum tarafından nasıl karşılanacak? Bu sorular, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dış politikasını şekillendirecek önemli unsurlar arasında yer alıyor. Gazze'deki ateşkesin kalıcı hale gelmesi ve bölgedeki insani krizlerin sona erdirilmesi için atılacak her adım, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm bölgenin geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber