Ankara'nın Etimesgut ilçesindeki bir alışveriş merkezinde, down sendromlu M.A.Y. isimli çocuğun oyun alanına alınmamasıyla ilgili olay, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından incelenmeye alındı. Olay, 10 Nisan 2025 tarihinde meydana geldi ve çocuğun eğitmeni ve bakıcısıyla birlikte oyun alanına girmek istemesi üzerine başladı. Ancak, işletme çalışanları, çocuğun diğer çocuklara zarar verebileceği gerekçesiyle onu içeri almadı. Bu durum, sosyal medya ve basında geniş yankı bulurken, TİHEK’in konuyla ilgili yaptığı inceleme, ayrımcılık uygulandığına dair bulgular ortaya koydu.

İşletme, yapılan inceleme sonucunda savunma olarak, çocuğun menfaatini gözeterek yönlendirme yaptıklarını ifade etti. Ayrıca, top havuzunun boy sınırlarıyla ilgili olarak, 90-140 santimetre arasında bir kısıtlama olduğuna ve yetişkinlerin bu alana girmesinin yasak olduğuna dikkat çekildi. Ancak, diğer oyuncakların kullanılabileceği hususunun çocuğun öğretmenine iletildiği belirtildi. İşletme, çocuğun bu kurallara uygun olmaması nedeniyle içeri alınmadığını savundu. Ancak, yapılan inceleme sonucu bu savunmanın yeterli görülmediği anlaşıldı.

TİHEK, yapılan inceleme sonucunda, çocuğun zarar verebileceği ya da zarar görebileceği yönündeki ifadelerin, önyargılara dayalı olduğunu vurguladı. Kurum, işletmenin uygulamalarını değerlendirirken, çocuğun özel gereksinimlerinin göz önünde bulundurulmadığını ve bu nedenle ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini belirtti. M.A.Y.’nin oyun alanına alınmaması, çocuğun sosyal gelişimi açısından ciddi bir engel teşkil ediyor. Engellilik durumu, çocuğun oyun alanına kabul edilmemesi için bir neden olmamalıdır.

Olayın ardından TİHEK, işletmeye 204 bin 285 lira idari para cezası uygulanmasına karar verdi. Bu cezai işlem, Türkiye'de engelli bireylerin haklarının korunmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. TİHEK tarafından yapılan açıklamada, engelli bireylerin sosyal yaşamda eşit haklara sahip olması gerektiği vurgulandı. Bu tür ayrımcı uygulamaların önlenmesi, toplumun her kesiminden destek görmesi gereken bir konudur. Engelli bireylerin, akranlarıyla bir arada vakit geçirmesi, sosyal entegrasyon açısından büyük önem taşımaktadır.

Olayın etkileri, sadece M.A.Y. ve ailesiyle sınırlı kalmayacak şekilde toplumsal bir tepkiye dönüşmeye başladı. Engelli bireylerin haklarını savunan sivil toplum kuruluşları, bu tür ayrımcı uygulamalara karşı seslerini yükseltirken, toplumsal farkındalığın artırılması gerektiği konusunda da çağrıda bulundu. Aileler, engelli çocukların sosyal hayata katılımının önündeki engellerin kaldırılması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu tür olaylar, toplumda yalnızca bir bireyin değil, tüm engelli bireylerin hakları konusunda bir uyanışa sebep olabilir.

TİHEK’in kararı, aynı zamanda Türkiye'deki engelli hakları konusundaki yasal çerçevenin güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Anayasa'nın 10. maddesi ve 6701 sayılı Kanun'da belirtilen eşit muamele ve ayrımcılık yasağı hükümleri, devletin engelli bireylere karşı yükümlülüklerini net bir şekilde tanımlıyor. Engelli çocukların eğlence ve dinlenme olanaklarından eşit şekilde yararlanabilmeleri, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Bu tür olayların tekrarlanmaması için, oyun alanlarının tasarımında kapsayıcılık ilkesinin göz önünde bulundurulması büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, M.A.Y. ve benzeri durumda olan çocukların haklarının korunması, toplumsal bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür ayrımcılıkla mücadele etmek, yalnızca devletin değil, aynı zamanda bireylerin ve toplumun da görevidir. Engelli çocukların oyun alanlarına kabul edilmesi, onların sosyal gelişimlerinin desteklenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. TİHEK’in bu kararının, gelecekte benzer durumların yaşanmaması adına bir örnek teşkil etmesi ve toplumsal farkındalığı artırması umulmaktadır. Engelli bireylerin hakları konusunda atılacak her adım, daha kapsayıcı bir toplum yaratma yolunda önemli bir katkı sağlayacaktır.