Asgari ücretin belirlenmesine yönelik süreç, Türkiye'de 18 Aralık 2025 tarihinde devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenen Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bugün saat 14.00'te ikinci toplantısını yapacak. Bu toplantıda, yeni asgari ücretin belirlenmesi amaçlanıyor. Toplantının, doğrudan 7 milyon çalışanı ve dolaylı yoldan tüm toplumu ilgilendirmesi nedeniyle büyük bir öneme sahip olduğu ifade ediliyor. Asgari ücret, yalnızca çalışanların gelir düzeyini etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda ülke ekonomisinin genel dengeleri üzerinde de belirleyici bir rol oynamaktadır.
İlk toplantı 12 Aralık 2025 tarihinde gerçekleşti, ancak işçi kesimini temsil eden Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ)'in toplantıya katılmaması dikkat çekti. TÜRK-İŞ, komisyonun yapısında değişiklik yapılmadığı gerekçesiyle birinci toplantıya katılmayı reddetti. Bu durum, asgari ücret görüşmelerinin zorlu bir süreçte ilerlemesine neden oluyor. TÜRK-İŞ’in bu tutumu, işçi temsilciliği açısından bir kriz olarak değerlendirilirken, işveren kesiminin temsil edildiği Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile hükümetin iş birliği içerisinde olduğu bir ortamda, işçilerin sesinin duyulması adına yapılacak müzakerelerin sorgulanmasına yol açıyor.
Bugün yapılacak ikinci toplantıda da aynı tutumun sürmesi bekleniyor. TÜRK-İŞ'in komisyon yapısına yönelik itirazlarının karşılık bulmaması, işçi kesiminin bu süreçteki etkisini azaltıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal diyalog gereği tüm taraflarla istişarelerde bulunacağını belirtmiş olsa da, TÜRK-İŞ'in katılımı olmadan sağlıklı bir müzakere ortamının oluşması zor görünüyor. İşçi sendikalarının ve işveren örgütlerinin uzlaşma noktasında bir araya gelmeleri, asgari ücretin belirlenmesinde kritik bir öneme sahip. Ancak mevcut ortamda, bu uzlaşmanın sağlanması oldukça güç görünüyor.
Mevcut asgari ücret, brüt 26 bin 5 lira 50 kuruş olarak belirlenmişken, net olarak işçilere 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak yansıyor. Bu durum, işverenlerin toplam maliyetinin ise 30 bin 621 lira 48 kuruş olduğunu gösteriyor. Asgari ücretin belirlenmesi, yalnızca işçilerin gelirlerini değil, aynı zamanda işverenlerin maliyetlerini de etkileyen bir unsur olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu rakamların özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için sürdürülebilirlik açısından sorun oluşturabileceğine dikkat çekiyor. İşverenler, artan maliyetlerin iş gücü istihdamını olumsuz yönde etkileyebileceğinden endişe ediyor.
Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, işçi kesimini TÜRK-İŞ, işveren kesimini ise TİSK temsil ediyor. Ancak TÜRK-İŞ'in komisyon yapısına yönelik itirazlarının karşılık bulmaması, işçi kesiminin bu süreçteki etkisini azaltıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal diyalog gereği tüm taraflarla istişarelerde bulunacağını belirtmiş olsa da, TÜRK-İŞ'in katılımı olmadan sağlıklı bir müzakere ortamının oluşması zor görünüyor. Bu bağlamda, işçi sendikalarının ve işveren örgütlerinin uzlaşma noktasında bir araya gelmeleri, asgari ücretin belirlenmesinde kritik bir öneme sahip.
Uzmanlar, asgari ücretin belirlenmesinin ekonomik ve sosyal etkilerini değerlendiriyor. Asgari ücret artışlarının, enflasyon üzerinde baskı yaratabileceği ve dolayısıyla ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebileceği kaygıları dile getiriliyor. Bununla birlikte, asgari ücretin artırılması, çalışanların alım gücünü artırarak genel yaşam standartlarını yükseltme potansiyeline de sahip. Ancak bu dengelemenin sağlanması, hükümetin ve ilgili tarafların dikkatli bir politika izlemesini gerektiriyor. Ekonomik veriler incelendiğinde, asgari ücret artışlarının enflasyonla olan ilişkisi üzerinde çokça tartışma yapılmaktadır. Türkiye’de belirlenen asgari ücretin, enflasyon oranlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiği, aksi takdirde işçilerin alım gücünün azalacağı vurgulanıyor.
Uluslararası düzeyde, birçok ülkede asgari ücret belirleme süreçleri benzer tartışmalara sahne oluyor. Avrupa'nın bazı ülkelerinde asgari ücret artışları, ekonomik büyüme ile paralel bir şekilde ilerlerken, Türkiye'deki süreçte sosyal diyalog eksikliği dikkat çekiyor. Örneğin, Almanya'da işçi ve işveren sendikaları arasındaki diyalog, daha sağlıklı bir asgari ücret belirleme süreci sağlıyor. Türkiye'de ise mevcut durum, uzlaşma sağlanmadığı takdirde çıkmaza girebilir. Ayrıca, diğer ülkelerdeki uygulamaların Türkiye için bir referans noktası oluşturabileceği düşünülmektedir. Türkiye'nin de, uluslararası standartlarla uyumlu bir asgari ücret belirleme sürecini benimsemesi gerektiği ifade ediliyor.
Sonuç olarak, asgari ücret tespit süreci, hem işçi kesimi hem de işverenler açısından büyük bir önem taşıyor. Bugün yapılacak ikinci toplantının sonuçları, Türkiye'deki ekonomik dengeleri ve iş gücü piyasasını doğrudan etkileyecek. Gelecek süreçte, sosyal diyalogun güçlenmesi ve tarafların uzlaşma kültürünü benimsemesi, asgari ücretin belirlenmesi sürecinin daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesine katkı sağlayabilir. Bu bağlamda, tüm tarafların sorumluluk alarak sürece katkıda bulunmaları, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal istikrarı için kritik bir adım olacaktır. Asgari ücret belirleme sürecinin, sadece bir rakam tespiti değil, aynı zamanda sosyal adaletin sağlanması ve çalışanların yaşam standartlarının yükseltilmesi açısından da önemli bir fırsat olduğu unutulmamalıdır.
Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:
- TRT Haber
Yorumlar
Toplulukla düşüncelerini paylaş
İlk yorumu sen yaz.