Bugün, 12 Aralık 2025 tarihi itibarıyla Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yeni asgari ücret rakamını belirlemek üzere ilk toplantısını gerçekleştirecek. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin bir araya geleceği bu toplantı, saat 14.00'te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenecek. Yaklaşık 7 milyon çalışanın doğrudan etkileneceği bu süreç, dolaylı olarak toplumun genelini de yakından ilgilendiriyor. Yeni asgari ücretin belirlenmesi, ekonomik istikrar açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Zira, asgari ücretin rakamları sadece çalışanların değil, aynı zamanda ailelerin, tüketicilerin ve dolayısıyla tüm ekonominin durumunu etkileyecek bir yapıya sahip.

Mevcut durumda, bir işçinin brüt asgari ücreti 26 bin 5 lira 50 kuruşken, net ücret 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak uygulanıyor. Ancak işverene toplam maliyet, 30 bin 621 lira 48 kuruşu bulmakta. Bu maliyetin 4 bin 95 lira 87 kuruşu sosyal güvenlik primi, 520 lira 11 kuruşu ise işveren işsizlik sigorta fonuna gitmektedir. Komisyonun alacağı kararlar, bu rakamların yeniden şekillenmesine neden olabilir. İşverenlerin maliyet hesaplamaları, yeni asgari ücretin belirlenmesiyle birlikte önemli ölçüde değişebilir. Bu durum, özellikle iş gücü piyasasında istihdamın sürdürülebilirliği üzerinde tartışmalara yol açabilir.

Asgari ücret belirleme süreci, Türkiye'de uzun yıllardır tartışılan bir konu olmuştur. 1980'lerden bu yana, hükümetlerin ekonomik politikaları doğrultusunda asgari ücret artışları gerçekleştirilmiştir. Ancak her yıl yaşanan enflasyon, bu ücretlerin alım gücünü ciddi şekilde etkilemektedir. Özellikle son yıllarda artan enflasyon oranları, asgari ücretin alım gücünün düşmesine yol açmıştır. Bu durum, işçilerin yaşam standartlarını doğrudan etkilemektedir. 2023 yılında Türkiye’de yıllık enflasyon oranı %60'ları bulurken, bu durum asgari ücretin alım gücünde büyük bir erozyona neden olmuştur. Böyle bir ortamda, asgari ücretin güncellenmesi, çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için kritik bir öneme sahiptir.

Uzmanlar, asgari ücretin belirlenmesi sürecinin sadece sayılardan ibaret olmadığını vurguluyor. Sosyal adalet, ekonomik istikrar ve iş gücü piyasası dengeleri gibi faktörler, bu sürecin önemli bileşenleridir. Asgari ücretin artırılması, işçi kesiminin yaşam standartlarını iyileştirebilir ancak işverenler açısından da maliyetleri artırabilir. Bu nedenle, dengeli bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği belirtiliyor. İşçi ve işveren temsilcileri arasındaki diyalog, bu sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi adına büyük önem taşıyor. İşverenlerin, artan maliyetler karşısında iş gücünü azaltma ya da otomasyona yönelme gibi önlemler alabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Asgari ücretin belirlenmesi, toplum üzerinde geniş bir etki yaratmaktadır. Artışın işçi tarafında sevinçle karşılanması muhtemelken, işverenler açısından mali yüklerin artması, istihdam politikalarını etkileyebilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, artan maliyetler karşısında zor durumda kalabilir. Bu durum, işsizlik oranlarının artmasına neden olabilecek bir risk taşımaktadır. KOBİ'lerin finansal durumu, genel ekonomik tablo içerisinde büyük bir yer tutmakta ve bu işletmelerin sürdürülebilirliği, ülke ekonomisinin sağlığı açısından kritik öneme sahiptir.

Uluslararası örneklere bakıldığında, birçok ülke asgari ücret belirleme sürecinde benzer zorluklarla karşılaşmaktadır. Örneğin, Avrupa ülkeleri, asgari ücret artışlarında sosyal diyalog mekanizmalarını ön planda tutmaktadır. Bu ülkelerde işçi ve işveren temsilcileri, birlikte müzakere ederek çözüm önerileri geliştirmektedir. Türkiye’nin de bu tür bir sosyal diyalog mekanizmasını güçlendirmesi, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde sağlıklı bir zemin oluşturabilir. Ayrıca, diğer ülkelerdeki asgari ücret artışlarının ekonomik büyümeye katkı sağladığına dair bulgular, Türkiye için de dikkate alınması gereken bir unsur olarak öne çıkıyor.

Sonuç olarak, asgari ücret maratonu bugün başlıyor ve bu süreç, hem işçi hem de işveren kesimi için önemli bir dönüm noktası olabilir. Belirlenecek yeni rakamlar, ekonomik dengeleri etkileyecek ve geniş bir toplumsal kesimi doğrudan ilgilendirecektir. Gelecek günlerde, bu toplantıdan çıkacak sonuçların, Türkiye’deki iş gücü piyasası üzerinde nasıl bir etki yaratacağını hep birlikte göreceğiz. İşçi ve işveren temsilcileri, bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesi için bir araya gelerek, toplumun ihtiyaçlarını gözeten çözümler geliştirebilirler. Asgari ücret, yalnızca bir rakam değil; aynı zamanda toplumun ekonomik refah düzeyini belirleyen bir göstergedir. Bu maratonun sonunda, adil ve sürdürülebilir bir asgari ücretin belirlenmesi umuduyla, tüm tarafların yararına olacak bir sonuç elde edilmesi beklenmektedir.

Bu analiz, aşağıdaki kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

  • TRT Haber